•Bölüm 32

13.5K 973 229
                                    

Evet normalde bu açıklamayı bölüm sonuna koyacaktım ama çoğunuz galiba bölüm sonlarını okumuyorsunuz o yüzden başa koyuyorum :(

Baran'ı "aldatma" mevzusunda birçoğunuzun haksız bulduğunu biliyorum. Ama biraz empatiyle yaklaşmanızı isteyeceğim sizden bu konuda. Çünkü çocuk Kenan'la telefonda sevgilim diye konuşan birini gördükten sonra çocuğun fotoğrafını Kenan'ın gömleğinde buldu. Yani bu normal hayatta yaşasanız karşınızdaki kişiden açıklama bekleyeceğiniz bir durum değil pek. İnkar etse ne derece inanılır böyle bir şeye çünkü.

Evet açıklamam bu kadardı.

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim, son bölümlerin yorum sayısı çok azdı :( Hepinize iyi okumalar.
-

Bölüm şarkısı: Şebnem Ferah- Birileri Var

Kenan, birincisinin aksine hemen söndürüp atmadığı sigarasından son kez çekti içine. Karşıdaki, üç dört metre kadar uzağımızdaki çöp konteynerine gitti atmak için.

Elini ceplerine sokmuş vaziyette geri döndüğünde, yanıma yerleşti. Eski bir apartmana giren merdivenlerde oturuyorduk saatin kaç olduğuna aldırış etmeden.

Yüzüme kısa bir bakış attıktan sonra bakışlarını tekrar önüne çevirdi. "Üşüdün mü?" diye sordu bu sefer benim gözlerim onun yüzünü bulurken.

Kafamı olumsuz anlamda salladığımda önüne baktığı için bunu fark edemeyeceğini son anda akıl edip "Hayır." dedim boğuk çıkan sesimle.

"Kenan. Seninle konuşmam gereken bir şey var."

Evet, onunla konuşmam gereken bir şey vardı. Mehmet olayını ona söylemeyi oldukça ertelemiştim. Vereceği tepkiden çekindiğim için ona belli bir süre bu konuyu açamamıştım ve üzerine babamın vefatı eklenince konu aklımdan tamamen çıkmıştı.

"Biliyorum." diye yanıt verdiğinde bakışları hâlâ önündeydi. "Biliyor musun? Hayır Kenan, bu söyleyeceğimi bildiğini sanmıyorum."

Dudaklarını ıslatıp kahverengilerini benimle buluşturdu. "Ertuğrul abi." dediğinde kalbim anlamsızca hızlı bir biçimde çarpmaya başladı. Gerçekten biliyordu.

"Ne zaman öğrendin ve ne kadarını biliyorsun?" dedim derince yutkunarak. "Ertuğrul abi o çocuğu getirdi anlatması için." dedikten sonra duraksadı parmaklarıyla oynamaya devam ederken. Bakışları bu sefer ellerinde sabitlenmişti. "Bunları sana ben de söylemiştim."

"Bunları bana söylediğinde böyle bir şeyi, yani Mehmet'in böyle bir şey yapabileceğini tahmin etmediğim için uyduruyorsun sanmıştım. Bitirmek istediğin için böyle bir şey uydurduğunu düşündüm." yüzüme buruk bir gülümseme yerleşti.

"Hızlı başladık değil mi? İlişkiye yani." Bu aslında ona yöneltilmiş bir soru değildi. Neredeyse kendi kendime konuşuyordum. O yüzden duraksamadan devam ettim. "Aramızda her zaman için bir çekim vardı, ama sen gelip o gün beni öptüğünde, sadece bu çekim vardı." dediğimde sözümü böldü.

"Nereye bağlanacak bu cümlenin sonu? Aramızda olan şeyin duygusal olmadığını, birbirimize cinsel çekim duyduğumuzu ve duygusal bir şey olmadığı için aramızda güven duygusunun oluşmadığını mı söylemeye çalışıyorsun? Eğer bunu söylemeye çalışıyorsan kendi adına konuş. Evet dediğin gibi, inkâr etmiyorum. Seni öpmeye geldiğim o gece, kapına gelmemi sağlayan şey bu aramızdaki çekimdi ve bundan ibaretti. Ama şu anda hissettiklerimi adlandırmakta güçlük çekmiyorum Baran."

"Ben öyle söylemek istememiştim. Siktir, zaten bu yüzden o sıralar sadece bu çekimin olduğunu söyledim. Evet bir hata yaptım, ben çok büyük bir hata yaptım Kenan. Ama lütfen bu yüzden duygularımdan emin olmadığımı ima etmeye kalkışma. İstesen tereddütsüz, gözümü kırpmadan canımı veririm. Sana yemin ederim. Cümleme o şekilde başladım çünkü sen benim için nişan atmayı göze aldın ama ben böyle saçmasapan bir oyun karşısında en yapmamam gereken şeyleri yaptım. Seni dinlemedim bile. Daha önce benimle olduğun için pişmansan-

Anons | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin