•Bölüm 17

24K 1.2K 484
                                    

Kenan'ın Ağzından

"Emin misin yemek yapabileceğine? Dışarıda da yiyebilirdik." 

"Baran ben yıllardır tek yaşıyorum, bir yemek yapamayacak mıyım?" dedim makarnanın kremasını hazırlarken. "Parmaklarını yiyeceksin, dur bekle."

Yaramaz çocuklar gibi yerinde duramıyordu. Buzdolabının üzerindeki magnetlerle oynamayı bırakıp ocağa yöneldi bu kez. Çorbayı pişirdiğim tencerenin kapağını açıp içini kokladı. "Domates çorbası mı bu? Kendin mi yaptın?" alınmış bir ifadeyle baktım yüzüne. "Evet, hazır mı yapacaktım bir de?"

On beş dakika sonrasında ben yemekleri yapmayı bitirip, salatayı da masaya koyarken Baran da masayı hazırlamayı bitirmişti. "Hazır mısın parmaklarını yemeye?" dedim çorbayla doldurduğum kaseyi bir şef edasıyla önüne koyarken.

Birkaç kez üfledikten sonra ağzına götürdü kaşığı. Dümdüz bir yüz ifadesiyle bana bakarken kahkaha attı birden. "Yüzüme öyle bakmasana Kenan, kötü olmamış merak etme."

"Ne yapayım, daha yemeği yapmaya başlamadan o kadar söyleniyordun ki kendimden şüphe ettirdin bana." kafamı iki yana salladım.

Ben çorbalar bittikten sonra tabaklarımıza tam makarnaları koymuştum ki kapı çalındı. Bakışları direkt gözlerimi bulan Baran'a yatıştırıcı bir ses tonuyla "Komşulardan biridir muhtemelen. Ya da Ayşe abla küçük oğlunu göndermiştir aidat için." dedim. Ama içten içe iki gündür telefonlarını cevapsız bıraktığım Derya'nın en sonunda kapıma dadandığını biliyordum.

Beklemeyip kapıyı aralamamla karşımdaki suratı görmeyi bekliyor olmama rağmen yüzüm düştü.

Derya'yla olan ilişkimde haksız olanın ben olduğumu kendime hatırlatıp duruyordum ona karşı saygılı olabilmek adına ama Derya sürekli arayıp, mesajlar atarak işimi hiç kolaylaştırmıyordu. Ona ayrılmak istediğimi söylediğim andan itibaren her şeyi bitirmesi gerekirken hâlâ neden burada olduğuna asla anlam veremiyordum.

"Efendim Derya." dedim bıkkınlığım sesime yansırken. "Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun Kenan? Belki çok önemli bir şey oldu? Belki canım tehlikede?" göz devirmemek için kendimi zor tuttum. "Baban başkomiser?" derken tek kaşım yukarı kalkmıştı. "Sağ ol ya. Saçmasapan bir açıklamayla benden ayrılıyorsun, bir senelik ilişkimizi bitirip yüzük atıyorsun ve telefonlarıma dahi çıkmıyorsun. Sana bunlar normal mi geliyor Kenan?"

"Ne dememi bekliyorsun Derya? Seninle olmak istemeyen birini ne diye bu kadar zorluyorsun?" diyip kapıyı kapatmaya çalıştığımda eliyle durdurdu kapıyı.

"Başka birisi var değil mi?" aniden ağlamaklı bir yüz ifadesi belirdi suratında.

Derya'yla olan ilişkimizde hiçbir zaman romantiklikler ve sürprizler yapan, sevgisini belli eden, çok ilgi gösteren taraf ben olmamıştım. Çabalayan taraf hep o olmuştu. Bunu içerleyip içten içe benden büyük bir sevgi görmeyi beklediği için mi bilmiyordum ama ekipte konuştuğu kişiler ve ortak arkadaşlarımız da dahil olmak üzere insanlara ne kadar romantik birisi olduğumu, ona sürekli sürprizler yaptığımı söylüyordu. Belki de bunları yapmam için bir mesajdı bunlar.

Baran'a gelecek olursak...

Onunla tanışana kadar bir insanın başka birini karşılıksız bir biçimde bu derece fazla sevebileceğini aklımın ucundan dahi geçirmezdim.

Aşkın varlığına inanacak son kişiydim belki de. Derya'yla olan birlikteliğimin sebebi de tam olarak buydu. Aşk diye bir şey yoksa eğer, başarılı ve güzel bir kadınla birlikte olmamam için ne gibi bir sebep olabilirdi ki? Üstelik kendisi, polis teşkilatında eli kolu oldukça uzun başkomiser Rıfat Velioğlu'nun da kızıydı.

Anons | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin