Başlangıç

246 6 1
                                    

ilk okula başladığım o gün sorumluluklarımın kocaman bir canavar olup üstüme kapandıgını hissediyordum gerçekten öyle herkes küçükken canavarlardan korkmaz mı ? Zaten Korkmayan yalancıdır evine alışıyorsun sonra tanımadıgın onlarca arkadaşlarınla aynı yerdesin onları tanımasanda onların arkadaşın olucagını biliyorsun onlarda senin gibi aglak bir çogu da anın büyüsüne kapılan yaramazlar sonra zaman geçtikçe büyüyorsun hep ilk okulun bitmesini isteyip lise hayali kurardık arkadaşlarımla sonra liseye geçtigimizde ilk okulun özlemini ilk okulun cocuklugunu saflıgını hiç bir şeyi anlamayışımızı kısaca hayatın nedemek oldugunu anlamıyorsun lisede senden büyüklerinle de beraber okumuş olabiliyorsun en küçük yanlışınızda size cocuk damgasını vuruyorlardı bide buna üzülüyorduk aslında cocuk olmak melek olmakla eş deger degilmidir ? Neden bize cocuk dedikleri için üzülüyorduk ki insanlara kulak asıp bir de cocuk olmadıgımızı kanıtlamaya çalışıyorduk aslında hiç bir şeyin farkında olmadan büyümüştük insanlar insanlar için yaşıyormuş gibi insanların bizim hakkımızda ne düşündükleri umurumuzda olmasa keşke ama oluyor olmuyor desek de kafamızda şüphe uyandırıyor lise yıllarımda çok sevilen bir kız degildim nedenini merak etmiyo degilim ama aldıgım duyumlara göre ya havalı oldugum söyleniyor ya da kıskanıldıgım aslında beni tanımıyor sadece ön yargıyla yaklaşıyorlardı ya da bir arkadaşını benden dolayı kıskanıyor ve bu yüzden onların gözünde suçlu ben oluyordum keşke sevginin büyüsüne kapılıp beni sevmeyi deneyebilselerdi lise zamanlarım çok güzel degildi hem bir çok kız arkadaşımında gerçek arkadaş olmadıgını bu sayede anlamıştım aslında gerçek arkadaşımın var olduguna hala inanmıyorum acaba gerçekten ben birinin gerçek arkadaşı olabilmişmiydim ? İnsan büyüdükçe kimseye güveni kalmıyor sevginin varlıgından şüphe duyuyor lisenin son yılında anksiyete denen canavar beni bulmuştu hem üniversiteye hazırlanıyordum hem yeni bir lise dönemine geçmiştim anlamadıgım bir zamanda canavarla karşılaştım hem nefesimi kesiyordu hem de durmadan aglamamı saglıyordu vücudum gücsüzleşmiştim yerimde duramıyordum hiç bir yere sıgamıyordum düşünceler beynimin içinde midemi bulandırıyordu beynimdeki ses işte o canavarın ta kendisiydi acillerde sürekli serum yiyip dönen sayısız günlerim olmuştu nedenini kimse anlamıyordu testler yapılıyordu ama hiç bir sorun yoktu vücudum iyiydi ama ruhum iyi degildi canım ne yemek yemek istiyor ne de bambaşka bir şey yapmak en sonunda psikayatriye başvurdugumuzda içimdekinin canavar oldugunu ve antideprasanla onu yatıştırıcagımı ögrenmiştim umudum yoktu ama bir şekilde dayanıyordum aslında antideprasanlara umut bağlamıştım ilk günler zorlandım bunun için çünkü canavar benden güçlüymüş gibiydi tanımadııgım rastlamadıgım bir türdendi insanlar beni teselli etmeye canavarı hafife almam gerektigini söyleyip duruyordu bir insanın korkusu ona deniz gibi gelirken onlar bana dere oldugunu anlatmaya çalışıyorlardı bu mümkün degil onlara aşırı sinirleniyordum kimsenin beni anladıgını düşünmüyordum kimseye hiç bir şey anlatmak istmeiyordum çünkü beni hafife alıyorlardı acılarımı hafife alıyorlardı bir canavarla yaşamanın ne kadar kötü oldugunu bilmiyorlardı kimsenin beni anlamadıgını düşündügüm zaman içime kapanıyor canavarla konuşmaya başlıyordum beni esir aldıgını bana belli ediyordu çünkü dışarı çıkmaya korkan birine dönüşmüştüm bi anda yapabilirim diyip çıkıyor sonra aglayarak geri geliyordum biriyle sohbet etmeye kalktıgımda oda kafamın içinde benimle konuşuyordu aslında 2 kişi degil 3 kişi oluyorduk beni kendisinin ne kadar güçlü olduguna ikna etmişti yemek yiyemeyen etrafındakileri üzen sosyalleşemeyen birine dönüştürmüştü antidepresanlar sayesinde günün 12 saati uyuyordum ölü gibiydim hiç bir şey duymuyordum uyandıgım anda oda benimle uyanıyordu artık onu öldürmem gerektigini anlamıştım okula zar zor gidiyordum ya da okulda uyuyordum ya da krize giriyordum ama bir şekilde okula gitmem gerektigini biliyordum okul dönüşü tekrar uyumuştum kalktıgımda akşam olmuştu artık böyle dayanamıycagımı pes etmem gerektigini düşünmeye başladıgımda ilaçla kendimi öldürmeye çalışmıştım şuan üzülüyorum insan bu kadar çaresiz olmamalı canavarı yenecek bir şey olmalıydı pes eden bir kadına dönüşmemeliydim ama üzgünüm fazlaca yorgundum bunu yapmam en dogru karar gibi geliyordu yogun bakımda kaldıgım zaman sanki bitmişti onu öldürmüştüm daha ilaç falan içmiycem bitti diyordum orda 3 gün kalmak zorundaydım ve orası aşırı sıkıcı hiç bir elektronik alet yok ve sagımda solumda yaşlı insanlar vardı hala onlar yaşamak için bir makineye baglıydılar ve ben kendi makinemin fişini çekmek istemiştim kendimden utanıyordum tanrıya lütfen onlara canımı ver sana haksızlık ediyorum iyi bir insan degilim güçsüz biri oldugumu düşünüyordum ordaki amcalar uyanıp bana biz senin olan hayatı isterken sen o hayatın fişini nasıl çekiyorsun dicek diye aşırı korkuyordum o zaman kendime inanmıştım bu sefer bitmişti çünkü utanıyordum yaptıgım şeyden ama bazı günler keşke ölseydim dedigim oluyor çünkü hayatını yaşamak isteyen milyonlarca insan var ve ben aslında bende yaşamak istiyordum bu davranışım canavara isyandı baş kaldırıydı ona güclü oldugumu söyleme biçimimdi eve geldigimde anne ve babamın üzgün oldugunu akrabalarımı arkadaşlarımı üzdügümü anladım bunu kimseye yapmaya hakkım yoktu canavarında bana bunları yaşatmaya hakkı yok diyip iyileştigimi düşünmeye başlamıştım bu kez bitti dedim bu kez onu yendim sonra kendi içimdeki düşmanla tekrar baş başa kaldıgımızda anladım hiç bir zaman bitmiycek ona alışıcam geçicek ama varlıgını hep hissedicem beni neden bulmuştu ki ona nahapmıştım neden benim beynime girmişti artık her şeyim oydu arkadaşım ailem dertlerimi anlattıgım sır ortagım oydu onunla sürekli konuşuyordum ve birine bir şey anlatıcagıma ona anlatırım o bana daha iyi gelir diye düşünüyordum aslında canavar ölmüştü kendime yeni bir arkadaş edinmiştim beynimdeki ses benim en iyi arkadaşım oldu o artık canavar degildi evet arada canavarlıgını gösteriyor bazen yeniyor bazen yeniliyordum kendime kendim iyi gelmeye çalışıyordum çünkü canavar benden başka birine gözükmüyor sadece onu ben hissedebiliyordum ve hissettigim şeyi kimse anlayamazdı benim kimseyi anlayamadıgım gibi ama kimsenin de onu hafife almasını istemiyordum bu beni kızdırıyordu aslında bana iyi gelen yanlarıda vardı kimseye ihtiyaç duymayan birine dönüştürmüştü saglıgın ne kadar önemli oldugunu bana hatırlatmıştı saglıgın olmadıgı sürece hayatın tadı yok aslında sapa saglamdım fakat o benim güçlerimi elimden alıyordu beni kendine tutsak ediyordu kendimi bana iyi gelen şeyleri bulmaya adamıştım aslında yazmak bana iyi geliyor aynaya uzun uzun bakmak ne olmak istedigimi hatırlatmak agladıgımda genelde ayna karşısına geçerim ve yaşadıgım tüm anılar film şeridi gibi gözümün önünden geçer kendime bazen üzülüyorum hemde fazlasıyla çünkü kendime yardım edebilecek tek kişi benim aslında öldügümüzde de tek başımıza toprak altındayız buna alışmam iyi olur bunu düşünürken orda gibi hissedip kalp atışım hızlanıyor işte canavarın belirtisi hayatın çok güzel oldugunu biliyorum denize up uzun baktıgımda müzik dinlerken gökyüzünü izledigimde iyiki yaşıyorum dedigim an dünyanın ne kadar güzel oldugunu hissettiigim an içim buruk ama umudum var çünkü bu hayat bana borçlu bu hayat bana mutluluk borçlu beni ölümden döndüren hayat bana yeni bir hayat borçlu korkusuz güçlü umursamaz kadın olmamı saglayacak olan hayat bana borçlusun ileriki hayatımı canavarı düşünerek yaşamak istemedigimi söyledigim kaçıncı gün bilmiyorum bir hayal kurarken bile artık onu düşünerek hareket ediyorum bunu yaşamak istemiyorum dayanmak istiyorum dayanıyorum da .

istiyorum sadece ugruna feda edecegim tüm gücümle savaştıgım şeylerin sonunda mutlulugu bulamazsam

ANKSİYETE'NİN GÜCÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin