Görüşeceğiz Pera

3.2K 115 4
                                    

Pera Arslan

Asansördeki baskı öyle fazlaydı ki ya bayılacaktım ya da adamın üstüne atlayacaktım. Tek kat çıkacak asansör, bir anda kaplumbağa hızında hareket etmeye başlamıştı adeta, yoksa bana mı öyle gelmişti? Aynı zamanda, neden yabancı birinin beni böylesine etkilemesine izin vermiştim? Fazla zamanım kalmadığını biliyordum o yüzden onu tekrar süzmek, ona tekrar bakmak isterken buldum kendimi. Bakışlarımı demir kapıdan ayırıp biraz sağa kaydırdım ve asıl onun bana baktığını yakaladım. Birkaç hayali küfür savurarak geri döndüm önüme. Hipnotize olmuşçasına asansör kapısını izliyordum o sırada sesli bir nefes ve telefon zili ilişki kulağıma.

"Çakır." Genizden bir sesin kendi adını okşamasıyla sarhoşluğum arttı. Muhtemelen aylak aylak aşağıda takılan tiplerden biri değildi, bir şirket ya da marka sahibi olmalıydı. O, yani duyduğum kadarıyla Çakır, telefon konuşmasına dalmışken ben de onu incelemeye karar verdim, bu kararı içimdeki sesin sahibiyle beraber vermiştik. Adamın ayakkabılarından saç tıraşına kadar ben zenginim imajı akıyordu ve dediğim gibi, belliydi, o bir iş insanı olmalıydı. Çakır... Kulaklarımda hala çınlarken 20 saniyelik asansör yolculuğumuz bitmişti. Bana yol vermişti. Tanrı'm, bu cümle kalıbı iki şekilde de anlaşılıyordu! Sadece centilmenlik yapıp bana yol vermişti. Kaslarımın ezberinin varlığına güvenerek çıktım, düzgünce yürüyebiliyordum, bu bir mucizeydi! Ben kendimle cebelleşirken bir anda da aynı tarafa yürümeye başladık ama onun telefonu bitmemişti. Acaba... Beni takip ediyor sevincine giremeden özel odaların tarafına dönmüş ve gözden kaybolmuştu. Bu kadardı Pera, ne sanmıştın ki? Seni gittiğin yere kadar takip edip büyük aşkı mı başlatacaktı? Çok fazla roman okuyorsun ama gerçekçiliği olmayan boş aşk romanlarından, dedi içimdeki ses. Yanaklarımı şişirip hayal kırıklığıyla kol kola tuvalete girdim. Tam anlamıyla içtiğim bütün birayı bedenimden dışarı atarken onu düşünmem komikti. Şu anda kapımı tekmeleyip beni delice öpse itirazım olmazdı. Aslında tam tuvaletteyken yapması garip olurdu ama onun dışında tamamen vardım! Saçmalama Pera! Yine de onun vücudunu, onu anımsadıkça, istemsizce her hücrem karıncalanıyordu. İki saniyeliğine kavuşturduğumuz gözleri hatırlamamla şaşkınlığım arttı, gözleri masmaviydi. Kendi gözlerimin düz bir kahve olmasından mıdır bilinmez, o mavi gözlerinin parlaklığı ve azıcık çıkmış akşam sakalı ile her kızın ve tabi ki benim de rüyalarıma girecek cinstendi. Peki, giydikleri nasıldı? Düşünmeye çalıştım, ezberime kaydettiğim yerden hatırladığım kadarıyla, takım elbisesi ona resmi bir hava veriyordu. Önüme gelen kumral saçlarımı refleksle kulağımın arkasına sıkıştırdım ve ikimizi yan yana düşündüm, düşünmeye çalıştım daha doğrusu... Ve yapamadım. Kendimi güzel bulamadığımdan değil, gayet de güzel biri gibi hissediyordum. Ama, onun gibi biriyle ben, hiç uymazdık ki. Kendimi daha çok üniversiteli, bütünlemeye kalan çocuklarla hayal edebiliyordum. Belki de bu adam hayal tabularımı yıkardı, kim bilirdi? Sifonu çekip hayal kurmakla yetineceğime emin olduğum adamı da bu klozetin içine atıp unutmaya çalıştım. Ne muhteşem kızlarla takılıyordu şimdi, bense gizlice geldiğim üst katın lavabosunda onun hayalini kuruyordum.

Çıktığımda ayna karşısında Deniz'i buldum, o da benim gibi gizlice buraya çıkmış olmalıydı, kafamız aynı şekilde çalışıyordu. Ona yaşananları anlatmak için sabırsızlanıyordum. Ama o ağlamaklı yüzünü bana dönünce onun ilk önce anlatması gereken şeyler olduğunu bir bakışta anladım. "Deniz?"

"Pera..." Konuşmadan sarıldı bana.

"Ne oldu, anlat hemen." Telkinimle burnunu çekti ve göğüs kafesini şişiren bir nefes aldı. Ağlamıyordu ama ben engel olmazsam çeşmeler özgürlüğünü ilan edecek gibi duruyordu. "Biraz önce senin arkandan lavaboya geliyordum ama çantamı almadığımı fark edince geri bizim masaya yöneliyordum, çantamı alır makyajımı tazelerim belki diye..."

Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin