İki Kişilik Akşam Yemeği

1K 43 5
                                    

Pera Arslan

Poyraz Çakır.

Onu iki haftadır görmüyordum çünkü aynı dediği gibi, uzak duruyorduk birbirimizden. En son Deniz'in doğum gününün sabahında görmüştüm o yakışıklı yüzünü. Birkaç mesajlaşma haricinde ne yaptığından haberim bile olmuyordu. Ben de bu iki haftayı Deniz'in hediyelerini eskitmeye, Toprak ve Masal'la maç konuşmaya, piyanosunda yeni seviyelere ulaşan Deniz'i dinlemeye, her sabah koşmaya ve sonra da her seferinde iki kilo tatlı almaya harcamıştım. Ve şu an en sevdiğim kafelerden birinde gıcık üçlüyle laflıyordum. Daha doğrusu onlar laflıyordu, ben daha çok özlem baloncuğumdaydım. Önümde kızlar kahvaltı tabağı almış olmasına rağmen ben kendime ısrar edip sipariş ettiğim föndü duruyordu ve meyvelerimi hemencecik bitirmiştim. Birazdan parmağımı batırmaya başlardım. Tabii kızlar da beni tanımıyormuş gibi davranmaya başlardı... Sonra onlar da eşlik ederdi çikolataya. Tanıyordum onları.

"Demek istediğim, çok fazla hayranı olmasa da kıskanıyorum. Dün gece açılışına davet edildiği kulübe gittik ve n'oldu sizce? İmza ve fotoğraf istemek isteyen tamı tamına elli genç kız vardı. Hepsinin de etekleri bellerindeydi! İlk defa böyle mini gördüm!" dedi biraz fazla isyanla Toprak Duru. Topraklık yapıyordu, kıskançlık ve sahiplenici tavırlar tam onun tarzıydı. Deniz peynirsiz tabağını çatalıyla turladı ve zeytini seçmekte karar kıldı. Ağzına atarken konuştu. "Anlıyorum seni, zor ama onun bağlılığına güvenmek zorundasın."

Masal telefonda birine, hızlı hızlı ve çok iyi tanıdığım gülüşler atarak mesajlaşıyordu. Çok iyi biliyordum çünkü ben de Poyraz'la konuşurken ilk zamanlarda böyle oluyordum. Masal'ın telefonuna uzandım ve elinden kaptım.

"Ver şunu ya!" diye cırladı suratıma. Boynumun yettiği kadar yukarı kaldırdım ve konuştuğu kişinin Enis olduğunu fark ettim. Deniz ve Toprak şu halimize kahkaha atmaya başlamışlardı bile.

"Şuna bak, güzelim kızı kaptı." dedim Enis'i kastederek.

"Enis zaten model gibi oğlan, asıl Masal onu kaptı." dedi Deniz kankasını koruyarak Masal'ı gıcık etmeye oynadı.

"Birbirlerini buldular işte, boyları boylarına, huyları da huylarına herhalde." dedi Toprak salamını ısırırken. Masal utançtan başka şeylere sarmıştı. "Çayımız ne zaman tazelenecek Allah aşkına!"

Kıkırdadım bu hallerine ve aynılarını lisede de yaptığını hatırladım. Bir an lisedeymiş ve önümüzde bu hayat için çok engel olduğunu düşündüğüm zamanlara ışınlandım istemeden. İyi ki başarabilmiştik... İyi ki yanımdan ayrılmamışlardı. Telefonum titreşti ve kızlara hissettirmeden bu sefer ben çıkarttım cebimden. Mesaj Poyraz'dandı.

Bugün Nihan Mermerci'yle akşam yemeği davetim var, reddedemem ve Ceylanların dikkatini çekmesi iyi olur. Lütfen bana kızma, telafi edeceğim.

Mesajı en az yirmi kere okudum ve güç almak için fondümden bir kaşık aldım. Onunla bir yemeğe gitmesini istemiyordum ki... Boğazımı temizledim ve dikkatleri üstüme çektim. Mesajı elden ele gezdirmeleri için uzattım Masal'a ve üçü de okuyup yüzünü garip şekillere soktu.

"Yorumlarınız? Ne demeliyim?" dedim tedirgin şekilde. Beni altmış saniye içinde susturmaları lazımdı yoksa patlardım ve patlamak istemiyordum. Deniz parmak kaldırdı ve ben ona söz verince başladı. "Mecbur olduğunu söylemiş ve ona kızmamanı istiyor. Hem Nihan'ı günahı kadar sevmediğini de biliyorsun." Haklıydı. Sıra Toprak'taydı. "Bence de öyle. Ayrıca hiç söylemeyebilirdi Pera. Emin ol sana aşık bu adam, sadece gururu sarsıldı ve onu tamir etmesi için sevmediği bir şeytanı kullanması gerekiyor, günün sonunda senin adamın olacak yine de." dedi sakinleştirici ve keskin bir ilaç gibi.

Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin