Shot oyunu

1.8K 76 9
                                    

Pera Arslan

Sahne tamamlandıktan sonra insanlar çıkışa doğru hareketlenip bir yandan oyundan bahsederek aralarında konuşuyordu. Bu sırada kendimi koltuğa geri bırakmıştım, tam düşüncelere dalacaktım ki yanımdaki iş insanının telefonu, dikkatimi dağıttı. Bir dakikaya geliyorum dediğini duyar gibi oldum ve saniyeler içinde o da sahneden ayrılanlara katılmıştı. Çakır diyerek açtığını duymuştum. Resmi bir ses tonuyla konuştuğu için özel biri olmadığını umuyordum. Koltukta biraz daha oturup onun telefonunun bitmesini beklemeyi umarken aklımdan oyunu gerçekten çok derin izleyip üzüldüğü anları tekrar tekrar anımsıyordum. Onu bu kadar etkileyen biri mi olmuştu önceden hayatında? O kadını, delicesine merak etmeye başlamıştım, haddim olmadan. Bu esnada Toprak yanıma gelerek kolumdan dürttü beni. Toprak benim yalnız olmamı fırsata geçirerek bir şey söylemek üzereydi, ondan önce sordum hızlıca. "Bir şey mi oldu?"

"Gökhan'ın işi çıktı, hızlıca gitti. Ama Pera... Ben eminim, onun akşam aceleyle gitmesi gereken bir işi yok. Antrenmanı da yok, aynı kulüpteyiz, biliyorum tabi ki, onun olsa benim de olur. Sadece... Bana yalan söylenmesinden nefret ediyorum. Eğer sonrasında bizimle takılmak istemiyorsa eve geçmek istediğini söyleyebilirdi."

"Hemen yalan söylediğinin kanaatine varmamalısın bence. Eğer yalansa da öğrenilecek önünde sonunda. Gökhan'ın bir gerekçesi vardır, yoksa oyuna da gelmezdi."

Toprak'ın cevap yerine iç çekmesi güvenmediğini gösteriyordu, ben ne dersem diyeyim, o yalan olduğuna emindi. Gözlerinin içine baktım, beni ciddiye alması adına. "Baksana, eğer Gökhan sevmediğin biri olsaydı bunları kafana takmaz hatta ona karşı kullanırdın ama öyle değilsin, hayatında bir barmene filan gerek yok. Seni heyecanlandıran ve kıskandıran bir sevgilin, dahası sözlün var."

Omuz silkti, konuyu dağıtmak istediği belliydi. "Senin de nefes kesici, muhtemelen Türkiye'nin en çekici adamı olmaya aday olan bir flörtün var, galiba yarışı sen kazandın."

"Birincisi biz çıkmıyoruz ve sanmıyorum kazandığımı... Hislerime göre önceden beri aşık olduğu biri olmalı. İçime öyle doğuyor da diyebiliriz." Bu analizim yüzünü ekşitmesiyle tescillendi, düşününce, gerçekten bu doğru çıkabilirdi. "Sana erkek mi yok?" İşe yarar bir avutma olmadığı o da adı gibi biliyordu. Ona bir bakış attım. "Haklısın, başka bir Poyraz biliyorsan göndersene." Kulakları dolduran kahkahası ile rahatladım. Bizi, kafaya taktığımız erkek sohbetinden ayıran tok bir ses vardı. Sesin sahibi Poyraz'dı, yüzünde bir mahcubiyet vardı. "Pera, çok acil bir toplantım var. Normalde bu gidiş, geceye asla yakışmayacak bir şey ama kusura bakma lütfen, yardımcılarımdan biri kapıda araçla bekliyor, istersen o gideceğin yere kadar sana eşlik edecektir, telafi edeceğim." Söylediklerini planlamış gibiydi ama biraz önce Toprak'ın da benzer gerekçelerle bırakılması kafama takılmıştı. Başımla onayladım ve giydiğim kırmızı elbiseyi böyle bir geceye harcadığım için kendime kızdım. Uzanıp hiç istemediğim şekilde beni iki yanağımdan da öptü ve hızlıca tekrardan merdivenleri tırmanmaya yöneldi.

Her şey, bu kadar mıydı?

Toprak, kendime gelmem için koluma vurdu ve beni gerçek dünyaya döndürdü. "Yanaktan öptü hem de ikisini de."

Gülmeye başladım bir anda. Bunun flört lügatinde ne anlama geldiğini dile getirirken, gülüşüm tamamen büyümüştü. "Bu, çok eğlendim ama bir daha da tekrarlamayalım demek." İçimi kasıp kavuran bırakılma acısı bana neden yıllardır bu flört işlerine girişmediğimi tekrar kanıtlamış oldu.

"Üzgünüm..." Toprak Duru, beni hayata geri döndürmek için ayaklandırmaya çalışıyordu. Benim ise hayal kırıklığım sesime yansımıştı. Kırık kırık çıkıyordu kelimelerim adeta. "Üzülme, gerçek olamayacak kadar güzeldi, bunu hepimiz biliyorduk. Bence sınıf farkının imkansızlığını bize kanıtlayan, çok yerinde bir deneyim oldu..."

Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin