Pera Arslan
Koşmak eğlenceliydi, tabi yorulmadıkça. Soluklarım arasında kafeteryaya vardığımda bizimkilerin masasına eklendim. Hastane çayı ve simidinin hiç bu kadar güzel olacağını sanmazdım. Zaten öğle yemeğimi de talihsizlikler üzerine masada bırakmak zorunda kalmıştım, bu yüzden deliler gibi acıkmıştım. Acaba Poyraz onu orada bırakmama nasıl tepki vermişti. Bu hareketimi çocukça mı bulmuştu yoksa hoşuna mı gitmişti? Ben, onu düşünürken onun arkamda belirdiğini anlamıştım. Omzuma iki elini koyup gülen adamın o olduğunu hissetmem çok zor olmamıştı. "Gençler, böyle minyon, çocuk ruhlu, etrafta koşuşturarak kaçan bir genç kız arıyordum, buralarda gördünüz mü böyle birini?"
Kimse neyi kastettiğini anlamamıştı, Poyraz'sa bana doğru eğilince kaşlarını kaldırıp gülümsemişti. "Onu buldum, işte, buradaymış!" Yanıma bir sandalye çekerek Deniz ile arama oturdu atik bir hareketle. Elinde tuttuğu bardaktan kocaman bir yudum aldı, çay yerine kahve almıştı kendisine. Yudumları arasında Rüzgar'la Çağın'ın konuşmasına kulak veriyordu sakince. Onun burada bizim aramızda olmasına çok alışmıştım, bu kısacık süre bile yetmişti, zaten Poyraz gibi birine alışmamak garip olurdu. Umarım o da seviyordur aramızda olmayı. Kahvesinden dolu bir yudum daha aldı ve ben de o yudumun boğazından akışını izledikten sonra sormadan yapamadım. "Çay insanı değil misindir?"
"Evet, kahveciyim denebilir çünkü çaydaki kafein bünyeme yetmiyor." Bedenini göstererek konuştu, gülümsüyordu bir yandan da. Cevabını başımla onayladım. Böyle bir vücuda ne yeterdi ki...
"Haftada kaç kez spor yapıyorsun Poyraz?" Deniz, sanki ona sırayla soru sormaya başlamış gibiydik, sorularımızla onu tanımak istediğimiz çok belliydi. Ve o da bu tanışma faslını kabul ediyor gibiydi. "Günde bir kez yapmaya çalışıyorum, her iş çıkışımda."
"Belli, kardeşim, yoksa böyle bir vücut olamazdı." Lafa atladı hemen Mert, yorumunu katmaya dayanamama hastalığı vardı Mert Altaç'ta... Aramıza katıldığını yeni fark etmiştim, dakikalar önce gelmiş olmalıydı, ona uzaktan sevgiyle gülümsedim.
Kahve bardağını dudaklarına yaklaştırdı ve konuştu Poyraz. "Aslında spor hocam ile farklı bir yöntemimiz var, başlangıçta ısınmadan ağırdan başlıyoruz, bu sayede direkt kaslar sağlamlaşıyor. Biraz riskli ama baştan beri böyle alıştırdım bedenimi..."
Masal atladı, aday doktorumuz olarak endişeli tonuyla. "Peki bir kasın ya da lifin yırtılırsa? Bir de her gün zorluyorsun! Yani bunun olma olasılığı..."
"Yedide bir evet ama ben dikkatli bir adamım." Biten kahve bardağını masada ileri doğru iterken göz kırptı aday doktorumuza. Ardından masa biraz sessizleşti. Hepimiz sıradaki soruyu soracak adama, Masal'ın yanında oturan Rüzgar'a bakıyorduk ister istemez. Sırayla sormamız gerekiyormuş gibi konuştu Koçhan, merakla. "Çakır Holding hiç batma sınırına yaklaştı mı? Batmadı, biliyorum ama..." Geleceğin Koçhan Holding yöneticisi olarak, meraklı olması gayet normaldi. Poyraz'ın ciddileşerek vereceği cevabı beyninde süzgeçten geçirdiği her halinden belliydi, masadakiler yabancı olmasa da bir güven testine sokmuştu cümlelerini. "Bir kez yaşandı, o da babamın ölüm yıl dönümü, annem saçma bir kandırılma sonucu yüzde 38 hissesini sattı ve bir sarsıntı yaşadık. Sonra rahatça toparladık." Bu tür konular her insanı durgunlaştırıyordu ister istemez. Aklımdan geçenleri okumuş gibi atladı ortam yumuşatıcısı, Mert. "Neden bu kadar yakışıklısın oğlum?"
Poyraz tam olarak gülmedi ama yüzüne renk geldi tekrardan. "Genetik herhalde. Belki Rüzgar hatırlar babamı, onda da aynı yüz vardı ama elinde sonunda hepimiz ölüyoruz değil mi? Dış kabuğa takılmaya pek gerek yok." Konuştu kederli ve biraz neşeli şekilde, ilk defa onu böyle görüyordum, her mimiğini her kelimesini beynime kazıyordum ister istemez. Hala önceki sorunun etkisindeydi ve kullandığı tabirler bizden çok daha erken olgunlaştığını belli ediyordu... Deniz sırayı bozarak atladı. "Bu hastaneye bile ortakmışsın, ortak olmadığın bir şey var mı?" Sorusuyla herkesi güldürdü, Poyraz dahil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)
Roman d'amourOnlar dört farklı renkti, ama tonları aynıydı. Sevecekleri kişileri de renklerine uygun seçmelilerdi. "Benimle evlenmek isteyen bir adam, aceleci bir genç, tanımak için can attığım bir yabancı, yasaklanmış bir romandı Poyraz Çakır." 2. Kitap Dört R...