Onun Teni

1.3K 60 1
                                    

Kokusu yine burnuma doluyordu. Daha da gömüldüm vücuduna. Yastığımın yerinde onu hayal edebilmek kadar güzel bir şey yoktu. Teni tenimdeydi, bunun ne kadar hoş olduğunu unutmuştum. Bir yandan saçım okşanıyordu. Hayal dünyam gelişmeye başlamış olmalıydı.

"Pera... Uyan lütfen."

Rüyamdan uyanmak istemiyordum, muhtemelen kızlardan biriydi beni kaldırmaya çalışan. Yastığa daha da sarıldım, kısık sesli bir gülüş duyar gibi oldum. "Bebeğim, kalk." Gözlerimi araladığımda bir insan teniyle karşılaştım. İnanamadım ve dokundum ona. O bir yastık değildi, resmen buradaydı. Kafamı ona doğru kaldırdığımda gerçekten inandım, rüyada değildim. Acaba saat kaçtı? Üstsüz şekilde yatağımdaydı. Bana sarılmış haldeydi, aslında ben ona sarılmıştım ama önemli olan bu değildi. Kollarından sıyrılıp yatağın öbür ucuna kayarken sordum, sesimi stabil bir tonda tutmaya çalışarak. "Ne arıyorsun burada, odamda?"

"Mesajına cevap vermek istedim. Buradayım, yaşıyorum, daha kurtulamadın." Kısık sesle mesajımı bana hatırlatarak konuştu.

"Ben... Senden yazdığım mesaja cevap değil, televizyonda gördüklerime dair gerçek bir açıklama bekliyorum. Yani bekliyordum, yarın. Çünkü gecenin... Gecenin kaçı şu an?"

"Gecenin üçü." Yumuşak bir sesle cevap verdi.

"Gecenin üçünde beklemiyordum." Sessizliği bozmadan yatağımın uyumayı sevdiğim köşesinde yatak başlığına yaslanmış bir şekilde oturuyordu, tam karşıya bakarak.

"Ben bir şeyler gördüm Poyraz. Ve bu halde olduğumuza göre her şeyi bilmeyi hak ettiğimi hissediyorum." Konuşmamı bölerek esnedim ve Poyraz fırsattan istifade yatakta aramızdaki mesafeyi sıfıra indirerek bu şekildeyken öptü beni. Dilini direkt ağzımda hissettim. Benimle oynuyor, bir şeyleri ispatlamaya çalışıyor gibiydi. Öpüşü hızlandı, hırçınlaştı. Eliyle elimi tenine, biçimli karnına getirdi. Tam elimi çekecekken sıkıca tuttu ve dudakları dudaklarımda konuştu. Yumuşamış dudaklarının her kelimeyi dudaklarıma yaşatmasıyla, ister istemez mest olmuştum. "Kaçma, dokun bana Pera..." Demekle yetindi sadece. Bunu ben de istiyordum ama bir açıklamayı hak ediyordum, bu olayın üstünü cinsellikle örtemezdi, buna izin vermezdim. "Yalanlar arasında bunu yapamam."

Benden yavaşça ayrıldı ama uzaklaşmadı pek, demin olduğu pozisyonda yaslandı yatak başlığına. Yüzü, gecenin karanlığında sokağın ışığının çarptığı bir noktaya odaklıydı, duvardaki fotoğraflarıma.

"Benim böyle fotoğraflarım olmadı pek. Aile nedir görmedim, bile denebilir. Normal hissetmemi sağlayan tek kişi üvey ablamdı. Onun sayesinde biraz normalleşmiştim. Türkiye'ye döndüğümde, üniversitemin başlamasına çok az kala, biriyle tanıştırdı beni. Etkilenmedim diyemeyeceğim. Aşık oldum sandım bile diyebilirim. Nihan, hayatıma girdiği andan itibaren artık daha iyi olacağımı düşünüp dururdum."

Dürüstlüğü karşısında şoka uğradığımı belli etmemeye çalışırken, ondan beklemediğim kadar detay verdiği için müteşekkirdim. Bunları başka bir kadına hissetmiş olması içimde bir yerleri büzüştürdü, hakkım olmayarak. Başka bir kadını sevdiğini düşünmek bile kalbimin sıkışmasına neden oluyordu. "Sonra babamı kaybettim. Bundan Nihan da fazlasıyla etkilendi. Benim kadar etkilendi bile diyebilirdim. Ve bu olayın, aramızda bir şeyleri değiştirdiğini hissediyordum. Ama tam tersine o değişime rağmen, ailelerimiz de isteğiyle nişanlandık. Babamın acısını biraz olsa da hafifletmişti bu nişan olayı. Gözümü boyamıştı ilk iki ay. Ta ki annem bana her şeyi anlatana kadar... Öğrendim ki yıllarca saman üstünden su yürütmeye devam etmişti, aramızdaki ilişki. Benim aşk sandığım o tanışma, tanışmamız bile planlıymış. Nihan, babamın metresiymiş ve bunu öğrenen birkaç düşmanımıza öyle olmadığını hissettirmek için benimle ilişki içinde olduğu gösterilmiş. Nihan benimle sevgiliyken babamla da hayatına devam ediyormuş, daha da rahat olarak hem de. Aynı ev içinde iki adamın... Babam öldüğünde ise yıkılmasının nedeni hayatının aşkını kaybetmesiymiş. Hala bunları hatırladıkça o kadını öldürmediğime şaşırıyorum doğrusu. Yani açıkçası sadece kullanılmıştım. Bazen düşünüyorum da bunun için doğmuş gibi hissediyorum. Kullanılmak için, hayata gelme amacım bu gibi. O ünlü yönetici olmak sadece bir kılıf, ben babamın kullanması için dünyaya gelmiştim." Nefesleri arasında biraz duraksadı, yutkundu. "Babam, çocukların hayatını kurtarmayı severmiş, o yüzden ben İngiltere'de büyürken o iki tane çocuk evlat edinip büyütmüş, ablam ve kardeşimi. Üvey erkek kardeşim büyük bir futbolcu oldu, babamın gözdesiydi adeta. Ablamsa, hayalindeki naiflikte bir kız çocuğu oldu babama. Ben ise planlı bir çocuktum, aynı kandan gelen oğul olarak, bir amaca ait büyütüldüm. O yüzden bütün bunları öğrendikten sonra... Hiçbir şeyi yediremedim, direkt nişanı attım ve şirketi tek başıma ayağa kaldırdım. Kimseden yardım istemeden, kirlenmiş bir soyada rağmen şu an hala en yüksekteyim. Yani demek istediğim, o kadına dönmek gibi bir şey söz konusu dahi olamaz, istemem öyle bir şey. Nihan, sadece dün birlikte gözükmek zorunda olduğum biriydi. Seni üzdüysem, özür dilerim. İnan bana aynı ortamda olmaktan ben de zerre zevk almadım."

Gözlerim doldu ve birkaç yaş düştü, onların akmasına engel olamadım. İstediğinde, acı gerçekleri dile getirebildiğini, içini açabildiğini gördüğüm için döküyordum bu gözyaşlarını.

"Bebeğim, gerçekten üzgünüm, maddiyat ile alakalı zorunlu bir görüşmeydi." Yatakta tek hamlede bana yaklaştı tekrardan ve kollarının arasına aldı beni, onun omzunda usulca ağladım. Bana kendisini açmıştı, gerçekten açmıştı ve söylediklerinin her birinin gerçek olduğuna emindim. Bir anda dudaklarına yapıştım. Endişeli hatta gergin bakışları yumuşadı, yavaşça beni kucağına oturttu. Islanmış yanaklarıma yaslandı ve sıkıca sarıldı bana. "Bana kendini açtın Poyraz... Aramızda geçenlerden kaynaklı bir sorun olduğunu sanıyordum."

"Tek sorun, senin nasıl üzüleceğini düşünmeden o yemeğe gitmekti. Beni anlaman için kendimi açmaktan başka şansım yoktu, bütün bu yaşananları ilk defa sesli olarak dile getirdim ve şu an nasıl hissettiğimi hayal bile edemezsin. Yıllarca bastırmaya çalıştım ama sesli söylemek, rahatlamaya aşırı yardım ediyormuş. Senden başka bir şey saklamayacağım."

"Sana güveniyorum." Tekrar tekrar tutkuyla öptüm onu. Dudaklarıma iyice sokuldu ve sanki içine aldı beni. Elleri belimde benimkilerse onun boynundaydı. Öyle huzurluydum ki. Dudaklarımdaki adamdan iki üç saat önce bir ihanetle ayrılacağımı düşünürken şimdi ilişkimiz hiç olmadığı kadar sağlamlaşmıştı. Vazgeçmeyecektim. İster Nihan ister başka biri, geçmişi bizi ayıramayacaktı. Hızlı gelişen şeylerin sonu daha hızlı olur deseler de bizim sonumuzun yakın olmadığını hissediyordum. Şu an kollarıyla beni sarmalamış, yavaş ve duygu yüklü şekilde öpen adamla geleceğimi hissedebiliyordum. Yavaş yavaş tanıyacaktık birbirimizi.

"Delirtiyorsun beni Pera... Bütün gün kafam sendeydi. Buraya gelmeyi öylesine çok düşündüm ki. Sonunda karşımda oturan kadından kurtulup yanına gelmek, işte dedim, işte benim istediğim şey bu."

Cevap vermek yerine yüzündeki her kareyi öptüm. Bazen güldü, bazen iç çekti ve sonunda dudaklarıma tekrar gömüldü.

"Buraya bu saatte nasıl girdin peki?" Dudaklarından zorla ayrılarak konuştum.

"Toprak içeri aldı. Kapıyı çalıp uyandırmak istemedim."

"Sonra?" Kaşlarımı kaldırıp sorduğum soruya, öğrenme hevesime gülümsedi. "Sonra üstümdekilerden kurtuldum ve yanına sokuldum. Yastığına öyle güzel sarılıyordum ki, kimi düşündüğünü merak ettim orada. Sonra yatağa girince bana da aynı öyle sarıldın, o an hissettiklerimi anlatamam..." Ve tekrar o pozisyona getirdi bedenlerimizi. "Bir saate yaklaşık seni ve nefeslerini izledim. En sevdiğim diziden bile daha eğlenceliydi."

Dudaklarımı teninde gezdirirken, itiraf zamanı geldiğini düşündüm. "Bir daha bugün hissettiklerimi hissetmek istemiyorum. Çok boğucuydu."

"Yaşamayalım bir daha böyle bir duyguyu." Onun konuşmasına izin vermeden ekledim.

"Sana yaşatmak istediğim duygular arasında üzüntü yok Pera, bir daha olmayacak." Ardından sesindeki yumuşak ton göz kapaklarımı kapattı. Gülüşü ninni gibiydi. "Benden sıkıldın demek, hadi, uyu bakalım."

Zaman geçtikçe bana iyi gelen tek şey o olmasından korkuyordum ve şimdiden bile öyleydi.

Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin