Kahvaltı

1.6K 65 0
                                    

Pera Arslan

Sıcaklık... Bütün bedenimi ele geçiren sıcak, beni uykumdan çekip aldı adeta ve terler içinde açtım gözlerimi. Olduğum yeri yadırgayarak gözlerimi tekrar kapatırken buldum kendimi, tekrar açana kadar iki üç saniye zorlandım. Hiç bilmediğim bir yerdeydim, bu tavanı daha önce hiç görmemiştim. Duvarlar açık gri bir taş renginde, yattığım yataksa kocaman ve yumuşacıktı. Gözümü sağ tarafa doğru çevirince siyah renk boydan boya uzanan büyük bir dolapla karşılaştım. Kenarda duran takım elbise tutucusunu inceledim. Takım elbise? Üstüme dokundum, yumuşak bir erkek tişörtü vardı. Hemen dikleştim ama mide bulantısıyla zor bela yaslanabildim yatak başlığına, başımın zonklamasıyla tekrar yummuştum gözlerimi. Göz kapaklarımı açılmaya zorladığımda ise karşımda askıda asılı iki üç takım elbise gördüm ve o an Poyraz'ın odasında olduğumu fark ettim. O da sanki hissetmişçesine kapıdan girdi tam fark ettiğim sırada. Spor bir üst giyinmişti ve elinde kocaman bardakta portakal suyuna benzeyen içecek tutuyordu. Saçları ıslaktı, acaba ter miydi yoksa duş mu almıştı? Düşününce ikisi de çekici gelmişti... Odanın içinde yatağa doğru yaklaştıkça etrafa yayılan kokuyla baharat kokan duş jelinin etrafa yayılışını hissettim. Benim yanıma doğru yürüyüşü aklımı yerine getirdi. Sonra aklımı tekrar kaybettim, bunun suçlusuysa kocaman gülümsemesiydi.

"Günaydın uykucu, yoksa alkolik mi demeliyim?" Yatağın ucuna oturdu ve bana o elinde tuttuğu bardağı uzattı. Bir de beyaz bir hap. İkisine de aval aval baktığımı anlayan Poyraz tane tane bana açıkladı. "Özel tarifim olan geceden kalma kurtarıcısı ile ağrı kesici, baş ağrın olabileceğini düşündüm. Hadi... Öyle bakma, tadı iyidir. Bizzat kendim yaptım." Güçlü ellerinin kavradığı bardağı alıp hapı da diğer avucuma bırakmasına izin verdim. Hapı ağzıma atıp içeceğin hepsini kafama diktim ve bitirmemle yüksek sesli bir ıslık çaldı. Bardağın sonuna gelince, tam da dediği gibi bedenimi zinde hissettirdiğini fark etmiştim. Ama aklımdaki o feci sorudan korkuyordum. Çünkü hiçbir şey hatırlamıyordum, bu normal miydi? Aramızdaki bir şey olmuş ve ben hatırlamıyorsam çok üzülürdüm. Bitmiş bardağa bakıp güldü Poyraz. "Hepsi bir anda içilmiyordu ama..."

"Poyraz?" Ona, o soruyu sormaktan çekiniyordum.

"Pera?" Aynı şekilde taklidimi yaptı, çok eğleniyor gibi görünmesi doğal mıydı?

"Biz? Yani, anlıyorsun... Bir şey yaşadık mı?" Bu soruyu sormamla yerin dibine girmem bir olmuştu.

"Biz... Bir sürü şey yaşadık..." Gerçeği mi söylüyordu anlamadığım için daha açık olmalıydım yoksa düpedüz dalga geçmeye devam edecekti benimle.

"Poyraz... Üstümdeki tişört senin olunca, ben... Bak hiçbir şey hatırlamıyorum, o yüzden aydınlat beni."

"Birincisi, unutmak ne kelime, aklına kazınacağına söz veriyorum. İkincisi, sadece üstünü değiştirmem gerekti çünkü rahat edemiyordun ve sen tekrar sormadan söyleyeyim, hiçbir yerini görmedim." Adeta şirkette belirli bir topluluğa anlatırcasına hızlı ama bir o kadar da anlaşılır konuşmuştu benimle.

"Ben... Teşekkür ederim." Başta söylediklerini hesaba katmadan konuştum. O iddialı laflara cevap verebileceğimi sanmıyordum, en azından bu sabah için sessiz kalacaktım.

"Her zaman Pera, benim içinde değişik bir deneyim oldu."

"Nasıl yani? Bakıcılıktan mı bahsediyorsun?" Bahsettiği deneyimin ne olduğunu düşünerek sordum, bir yandan da üstümdeki onun olan tişörtü hiç çıkartmak istemediğimi düşünüyordum.

Kahkahası kulaklarımı doldurdu. "O değil, bebek bakıcılığı da zevkliydi ama ben biriyle uyumayı kastediyordum."

"Daha önce kimseyle uyumadın mı?" Şaşkınlığıma yenik düşmüştüm, o bir kitap karakteriydi ve ben onu rüyamda görüyordum. Başka bir açıklaması olamazdı.

Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin