Pera Arslan
"Hemen bir şey sorup geleceğim, sormam gerekmese gitmem ki. Yemin ederim, söz veriyorum, hemen geleceğim."
Kalabalığa, özellikle ev sahibine söz verdiğimi belli edercesine konuştum. Toprak ise hepsi adına cevap verdi, kolundaki hayali saati kontrol ederek. O da en az diğer herkes kadar sarhoştu. "Saatime bakıyorum, eğer yarım saat içinde senden bir ses soluk çıkmazsa ne halde olursanız olun basarım sizi." Başımla onayladım, izni kapmıştım, özgürdüm. İçimden geçirdiğim yaramazlıkların hiçbirinin yaşanmayacağına emin olduğum için bizi en uygunsuz bulabileceği ortamın kavga ettiğimize denk geleceği gerçeği olduğuna emindim. Topuklarımı hızlı adımlarla onun kapısına yönelttim ve saniyeler içinde gelmiştim bile, evi gerçekten yakındı. Ya da belki de bana öyle gelmişti, alkolün verdiği çakırkeyiflikten zaman mekan kavramımı yitirmiştim. Kapısını nasıl şiddetle çaldığımı elimin acımasıyla zar zor anlamıştım. Kapıyı yumrukladığımı duyan bir bedenin evin içindeki merdivenden indiğini ardında bıraktığı patırtıdan anlamıştım. Kapı ardına kadar açıldığında ise, karşımdaki adamın kaşları çatık ifadesi, beni fark etmesiyle anında yok oldu. "Başka bir şey dileseymişim olacakmış demek ki." Karanlık sebebiyle yüzünü tam olarak göremesem de o kadar yakışıklıydı ki, kalbime gitti elim. Ciddi olması için onu susturdum. "Poyraz. Bir saniye ciddi ol."
"Haklısın, haklısın ciddiyim, tamam. Neden gelmiştin?" Kapısında duran halimi göz süzgecinden geçirmekle meşguldü bir yandan da.
"O sarışın burada mı?" Gece boyu insanları bu soruyla bunalttığım yetmişti, artık sorunun sahibine ulaşması gerekiyordu, patladım sonunda.
"Eğer burada olsaydı, emin ol uyumazdım." Konuştu muzip sesiyle, yaptığı imayı kafama takamayacak kadar sarhoştum, kelimeleri nasıl bir araya getirdiğimi bile bilmiyordum.
"Tamam, bu kadardı. Cevapladığın için teşekkürler." Konuyu uzatmak istiyordum hatta ona bir konuda daha soru soracakmış gibi hissediyordum ama cümlelerimi toparlayamıyordum. Kestirip atmıştım ben de bundan ötürü.
"Seni bu elbiseyle bir daha göreceğimi bilseydim... Ben de takımlarımı çıkarmazdım." Üstündeki koyu yeşil alt ile aynı renk tişörtü gösterip konuştu.
Ellerimi olumsuz şekilde salladım. "Hayır, gayet de çok yakışıklısın, hiç gerek yok." Ağzımı sanki ben kontrol etmiyordum, şok içinde kendi dediklerimi duydum birkaç saniye... Dudaklarımı hemen kapamıştım ama ağzımdan kaçan kaçmıştı bile.
"Gördüğünü beğendiğine sevindim..." Bu potuma karşılık konuştu benimle, ateş saçan gözleri ise gözlerime kenetlenmişti. Dudağımı ısırdım, filmlerdeki başrol erkekle flört içinde olan o çekingen kız olmuştum. Bana hep böyle bakmasını istiyordum. Sadece bana.
Sırtıma bir soğuk çarptı ve titredim istemeden, uyuşuk olmayan hücrelerim üşümüştü anında. Neden üstüme bir şey almamıştım ki? Buraya tek parça gelebilmem, ayakkabılarımı kaybetmemem ve hala yere düşmemiş olmam da büyük başarılarımdandı. "Hadi içeri geçelim, üstünde hiçbir şey yok, üşüteceksin." Bir yandan da kolumu tutmaya başlayan eli, beni içeri çekiyordu korumacı bir tavırla.
"Giriyorum ama sadece ısınana kadar..." Kendimi ve onu tembihleyerek konuşuyordum. Özellikle kendimi tembihlemem lazımdı... Burada kalmayı aklından bile geçirme, Pera.
Beni başıyla onayladı ve aynı anda karşımızdaki geniş koltuğu işaret etti. Evi göründüğünden de büyüktü. Kendisi gibi yakışıklı bir evi vardı. Bunu bir mimarın söylemesi ne kadar doğruydu tartışılırdı ama şu an alkollü olduğum için mesleki açıdan yetersizliğim kabul edilebilirdi. Yüksek tavanı ve siyah dekoratif eski dönemlerden kalma bir avizesi vardı, etrafta sırayla asılmış yağlı tabloları ile saray dekorlarıyla sokak stilini birleştirdiğini fark etmiştim. Resimlerden birini daha önceden görmüştüm ama kime ait olduğunu bilmiyordum. O, hepsinden büyüktü, salonun tam girişindeydi. Topuklarımı elime almak için Poyraz'a tutunduğumda sordum ister istemez. "Bu tabloyu biliyorum. Kimindi hatırlayamadım ama?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Renk Tek Ton (DÖRT RENK SERİSİ 1)
RomansOnlar dört farklı renkti, ama tonları aynıydı. Sevecekleri kişileri de renklerine uygun seçmelilerdi. "Benimle evlenmek isteyen bir adam, aceleci bir genç, tanımak için can attığım bir yabancı, yasaklanmış bir romandı Poyraz Çakır." 2. Kitap Dört R...