Kapının çalınmasıyla gözlerimi aralamış, uzandığım koltuktan fırlayarak kalkmıştım. Uyuyakaldığımın bilincinde bile değildim, ne zaman yerden kalkıp koltuğa geçmiştim hatırlamıyordum.
Her şey birer birer yeni uyanan zihnime akın etmeye başladığında korkuyla çalmaya devam eden kapıya çevirdim başımı. Hava hâlâ aydınlanmamıştı, belki hâlâ geceydi belki de komaya girmiş gibi ertesi güne kadar uyumuştum. Bilmiyordum.
"Hazel?"
Zayn'in sesini duyduğumda damarlarımdaki kan dondu, yavaş yavaş çekildi ve içimdeki öfke gittikçe büyüdü. Şiddetle atan kalbime rağmen yorgun adımlarla kapıya ilerleyip açtığımda karşımdaydı.
Çakırkeyif olduğu bakışlarından belli, gömleğinin birkaç düğmesi açık ve dağılmış gözüküyordu. Bok gibi.
Bana doğru atılıp muhtemelen sarılmak için atakta bulunacaktı ki geri çekildim. Kolları havada kalarak bakışları olabildiğince ciddileşti.
"Ne sik oluyor?"
"Seni aradım," dedim tek bir duygu kırıntısı barındırmayan sesimle. "Ama açmadın. Neden buradasın?"
Tüm keyfi üstünden gidip korkuyla gözlerime bakmaya başladığında içimin acıdığını hissettim. Çabalarım boşa çıkmış gibi düşünmek istemiyordum, çünkü onun aksine ben gerçekten emek vermiş ve her an çabalamıştım. Oysa beni telefonlarımı açacak kadar umursamıyordu bile.
"İş konuşuyordum. Açamadım."
Tiksinir ifadem sesime de yansıyarak baştan aşağı süzdüm onu. "İçki masasında, zil zurna sarhoş halde mi iş konuşuyordun? Seni neden aradım biliyor musun Zayn?"
Başını iki yana sallayarak ellerime uzandığında geri çekilememiştim. Benden önce davranıp onları sıkıca kavradı, her nefes alışında yüzüme çarpan içki kokusundan dolayı göründüğünden daha berbat bir halde olduğunu anlıyordum.
"Özür dilerim. Bir daha olmayacak. Böyle yapma."
Ellerimi kendime çekmeye çalıştım ama bu sadece daha sıkı kavramasına sebep oldu.
"Bırak beni."
"Bırakmayacağım." Çocuksu bir inatla konuştu. Neredeyse karşımda ağlayacaktı.
"Bırak." Orada yaşadığımız boğuşma sonucunda nihayet ellerimi kendime çekmiş, hızlıca salona yönelmiştim. Peşimden geleceğini biliyordum, öyle de oldu.
Not kağıdını bulup ona gösterdim. Ayakta durmakta bile zorlanıyor, bakışlarını sabitlediği kağıda odaklanmak için dibine girmesi gerekiyordu. Bu kadar sorumsuz olabildiği için ondan nefret ettim.
"Hayatıma tam anlamıyla dahil olduğundan beri pisliklerin bitmiyor, üstelik hepsiyle tek başıma uğraşmam gerekiyor. Seni aramamın sebebi buydu işte."
O kağıdı elimden koparır gibi alıp incelerken telefonumu açtım ve evin içinde volta atarken çekilen fotoğrafımı gösterdim. Ardından gelen sinirle telefonu duvara fırlatmıştım. Kırılıp kırılmadığı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu, Zayn tarafından hiçe sayılmak ve bir de belalarıyla uğraşmaktan yorulmuştum.
"Daha bitmedi," Kağıdı elinden alıp parçalara ayırdım. Neye saldıracağımı şaşırmış, tek istediğim onun gözümün önünde olmamasıydı. Çünkü gördüğüm her an daha da kırılıyordum ve saklamak gittikçe zorlaşıyordu. "Notu yazan kişiden bir de ne öğrendim biliyor musun? Bana yalan söylediğini. Ne zaman benimle bir şeyler paylaşmayı öğreneceksin? Ne zaman seni tanıyacağım? Ne zaman sana güvendiğimi söyleyebileceğim amına koyayım? Edgar ve Logar'la ilgili bir şey yok demiştin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
common • zayn
FanfictionHer ne pahasına olursa olsun beni istiyordu ve o istediğini almanın bir yolunu hep bulmuştu.
