heaven or las vegas

547 33 4
                                        

Sadece birkaç gün içerisinde sipariş ettiğimiz her eşya gelmiş, ev tamamen değişmişti. Geriye yapılacak sadece oyun odası kalmış, onun için de acele etmek istemiyorduk. Önceliğimiz ekeceğimiz çiçeklerdi.

Fırındaki tavuğu kontrol eden Zayn "Depodaki eşyaları ne yapalım?" diye sorduğunda omuz silktim. Önemsediğim tek şey midemden yükselen gurultulardı.

"Senin eşyaların. İstediğini yap."

İç çekerek eline fırın eldivenini takıp tavuğu çıkarttı. "Şunu yapmanı sevmediğimi biliyorsun." diye söylendiğinde "Üzgünüm," dedim. "Çok açım sadece. Başka bir şeye odaklanamıyorum." Cevap vermeden tavuğu kesip yaptığı kremalı makarnanın yanına koydu. Tabağı önüme bıraktığında "Paraya ihtiyacın yok. Bağışlayabilirsin." dedim. Hemen ardından tavuk ve makarnamdan büyük lokmalar almış, ağzımdakini yutmadan "Harika olmuşlar." demiştim.

Güldü. "Boğulacaksın."

"Boğulurum. Çok güzel." Benim aksime sakince yemeye başladığında kıtlıktan çıkmış gibi hissetmiştim. Ama bu sadece iki saniye falan sürdü. Üçüncü saniyede yine büyük bir açlıkla yemeye devam ediyordum. Elinin lezzeti inanılmazdı.

"Aşçı olmalıymışsın Zayn." Deli gibi yemek yemek istiyor ama konuşmayı da bırakamıyordum.

"Başkasına ne yedireceğimle ilgilenemem. Önemli olan kendimi ne kadar memnun ettiğim."

"Ve beni. Benim özel aşçımsın, değil mi?"

Yamuk bir gülümsemeyle başını salladığında masanın altından bacağını dürttüm. "Uslu çocuk."

"Bu tehlikeli bir hareket."

"Neden?"

"Azıyorum."

"Yemek yiyeceğiz! Sus hadi." Bunu daha da uzatırdı ama aç olduğumu gördüğünden göz devirerek yemeye başladı. Sadece birkaç saniye içerisinde telefonu çaldı ve ekrandaki isim her kimdiyse onu gördüğünde sıkıntıyla iç çekti.

"Neyse ki tam olarak azmadan aradı." diyerek aramayı cevapladığında telefonu kulağına götürür götürmez bütün havası bozulmuş, "Ne var amına koyayım?" demişti. Arayanı gördüğü anda canına okuyacağını biliyordum. Biraz dinlenip daha pozitif şeylerle ilgilenmek istemiştik birkaç gün.

Bir süre karşıyı dinlerken yüzünü inceledim. Önce kaşları çatıldı, sonra sıkıntılı bir nefes bırakarak elini saçlarına daldırdı. Onları da dağıtmış, "Ne Vegas'ı? Sadece birkaç gün işleri bensiz halledin istemiştim. Birkaç gün bak." demişti.

Vegas? Neler olduğunu merak ettim.

"...Hazel yanımda. Küfür ettirme."

Bir süre daha karşıyı dinledi. "Geldiğimde bunun hesabını da soracağımı biliyorsun değil mi CJ? Çünkü soracağım. Beceriksiz herifler." Telefonu kapattığında sandalyesinden kalkmıştı.

"Yemeğini yemeyecek misin?" dedim önce. Sonra Vegas'ı hatırlamamla "Ne Vegas'ı?" dedim onun gibi.

Çatalımı alıp ağzıma tabağımdaki yemekten birkaç lokma soktu ve çiğnemeden merakla onu izlediğimi görünce çenemden tutarak çiğnetti.

"Birkaç iş çıkmış," dedi yedirmeye devam ederken. "Bir süre Vegas'ta olacağım." Anlam veremeyen bakışlarımda bir şey değişmedi. Üstü kapalı konuşmasını sevmediğimi iyi biliyordu. Ama sonra bakışlarında bir parıltı gördüm, kaşları ilgiyle havalandı ve yarım ağız sırıtarak "Olacağız," dedi. "Birlikte Vegas'ta olacağız."

"Vegas'ta ne yapacağız ki Zayn?"

Ellerini masaya yaslayıp hafifçe üzerime eğildiğinde kollarındaki dövmelerden yukarı çıkarak gözleri ile buluştu gözlerim. Yoğun bir ilgiyle beni izliyor, inceliyordu.

"Sana poker öğretirim. Ve fazlasını... Kaybedersen bana ne vereceksin hanımefendi?"

Yüzümü bir gülümseme kapladı, en az onunki kadar oyuncu türden. Sözleri, bakışı, vücudu, her şeyi kasıklarıma tatlı bir sızı bırakmıştı. Küçük flörtleşmelerimiz hoşuma gidiyordu. Ben de onunla oynamak istedim, elim bacağından yukarı çıkarak pantolonunun kemerinde dolaşırken dudağını ısırdığını gördüm. Yavaşça ve utanmaz bir tavırla aşağı inip pantolonunun önünü kavradım.

"Kaybedersem, kazanmış olacağım."

Vegas'ta fazlasıyla eğlenecektik.

common • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin