first collapse

1.5K 111 67
                                        

Akşama doğru kalkıp hazırlanmaya başlamış ve sekize çeyrek kala tamamen hazır olmuştum. Aynanın önünde kararsızca kendimi izliyor, her açıdan bedenim ile yüzüme bakıyordum.

O yokken güzel hissetmek zordu. Ne zaman gözlerine baksam oradaki parıltıları yakalar, buna tutunarak güzelliğime ve kendime güvenirdim. Kendi açımdan bakmam gerekince karşımda cılız bir kadın görüyordum.

Zayn'in peşindeki kadınları, doğrusu Lavinia'yı düşünüp kıyas yapınca ulaştığım sonuç oldukça basitti. Lavinia'nın yürüyüşünde bile asalet vardı. Görünüşü ve bakışlarından etkilenmeyecek bir insan olduğunu sanmıyordum. O yıllanmış şaraptı, bense alkolsüz bira. Gerçekten daha iyi açıklayamam.

Görünüşünü bir yana bırakıp içinde yatan kişiye bakınca büyü bozuluyordu. Beş para etmezdi. Ben belki bu yönden biraz kazançlıydım.

Telefonumdan bildirim sesi yükseldiğinde gelen mesaja baktım.

Zayn: Kapının önündeyim

Cevap verme gereği duymadan çantama atıp salık bıraktığım saçlarımı omuzlarımdan geriye bıraktım ve koşarak odamdan çıktım. Heyecan hâlâ bedenimin her bir yanındaydı. Neden bilmiyorum. Çıkacağımız yemek beni heyecanlandırıyor, çabalayacağını düşünüyordum.

Dış kapıya gelince koşmayı bırakıp düzgün adımlarla evden çıktım. Devam et Hazel, yıllanmış şarap ol. Basit bir bira değil.

Başımı kaldırıp baktığımda arabadan inmiş, benim oturacağım koltuğun kapısına yaslanmış, bekliyordu. Gömleğinin birkaç düğmesi açık, pantolonunun içine sokmuş. Üstündeki deri ceket onu soğuktan ne kadar koruyor bilmiyorum, ama harika gözüküyor.

O da aynı şekilde beni süzdüğünde ne düşündüğünü bilmek istedim. Yanına varıp pantolonunun cebine soktuğu ellerini oradan çıkartarak bana sardığında ne kadar özlediğini anlamıştım. Kolları her bir yanımda beni sıkıca sarmalıyor, boynuma gömdüğü dudaklarıyla oraya bir sürü öpücük bırakıyordu.

Ben de ona sarılıp kokusunu içime çektim. Yeni duş almış olmalıydı, üstünden limoni bir koku yükseliyordu. Tanrım... Her haliyle büyücü olmayı anlamadığım bir şekilde başarıyor.

Sarılışımız uzadı. Uzadıkça beni bırakmayacağını anlayıp sırtını okşayarak "Burada dikilecek miyiz?" diye sordum. Benim için hava hoştu aslında.

Kollarını bedenimden ayırdığında rüzgarın soğuğu bedenime nihayet işledi. Bana tekrar sarılmasını ve öyle kalmayı istedim ama söylemedim, çünkü bunu yapardı.

Yüzümün her bir yanını incelerken "Sikeyim," diye mırıldandı. "Buraya gel."

Arasında birkaç santim olan bedenlerimizi yeniden birleştirdiğinde mümkünmüş gibi daha sıkı sarılmıştı bana. Bu kadar pişman mıydı sahiden? Bir gün bile olmamıştı ara vereli. Hâlâ affettiğimi söylemesem de karşısındaydım.

"Bir şeyin etkisinde olmadığına emin misin Zayn?"

"Senin etkini saymazsak, eminim."

Gülerek "Karnım aç. Huysuzlaşacağım." dediğimde bu kez kararlı bir şekilde çekildi, yüzümdeki gülüşü öylece izleyip dudaklarını ıslattı. Fena seksi gözüküyordu.

"Gideceğimiz restoranttan daha iyisini biliyorum."

"Karnımı doyuracak herhangi bir yer yeterli Zayn."

Eliyle arka koltuğun kapısına birkaç kez vurup "Burası." dedi. "Michelin yıldızı zımbırtılarını seni becerirken sayarsın, tabii önemliyse."

common • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin