Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.
herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.
Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.
İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.
Altuğ, koşarak merdivenleri çıkmış, Seren'i kolundan tutmuştu. Yüzüne sırıtmayla bakan kadınla daha çok sinirleri hoplamıştı. Arkasından gelen Göktuğ, abisinin koluna dokunduğu anda savrulmuştu. Altuğ'un karşısına çıkmak cesaret isterdi. Bu cesarete de konakta tek cesaret edebilecek insan Göktuğ'du ve o da boyunun ölçüsünü almıştı.
"Aklın varsa bir daha karşıma çıkma, dua et kadınsın," diyerek merdivenlerde sürüklemiş dışarıya atmıştı. Adamlarına onun kendi topraklarından gittiğinden emin olmadan gözüme gözükmeyin demiş, Seren'e fiziksel bir zarar vermemek için konağa geri girmişti.
Bugüne dek hiçbir kadına el kaldırmamıştı. Böyle bir duruma düşmemişti bile oysa birazcık sağduyusu kalmasa Seren'e zarar verebileceğini biliyordu. İnsanların nasıl cinnet geçirdiğini anlamıştı. Biliyordu ki sadece annesinin kırgın gözleri durdurmuştu onu. Seren'i kovduktan sonra çalışma odasına geçip eline ne geçtiyse dağıtmıştı. Sonrasında da büyük sarı sıvı şişesini kafaya dikmişti. Göktuğ genç adamın yanından hiç ayrılmamış, sessizce sabaha kadar oturmuştu. Daha önce hayran olduğu abisini böyle acı çekerken görmemişti. O yüzden nasıl davranacağını bilememişti.
Ertesi gün akşama doğru ayılmıştı. Annesini ne kadar kırdığını kadının kızarmış gözlerinden anlamıştı. Gönlünü almak için, Işık'tan bahsetti. Asıl gelini olabilecek kadını belki de bu olayla tamamen kaybettiğini, Seren'e gelinim dediğinde genç kadının onu kovduğunu bu yüzden o kadar sinirli olduğunu anlattı.
Cavidan Hanım oğlunun karşısında mahcup duruma düşerken, oğlunun ellerinden tutmuş sadece özür dileyebilmişti. Karşılıklı özürlerinden sonra hemen İstanbul'a dönmüştü. Tabi onlarca kez Işık'ı aramış, mesaj atmıştı. Karşılık alamadıkça üzülüyor, Işık'ın onun yüzünden kendini kötü hissettiğini düşündükçe boğuluyordu.
Seren'in peşine adamlar takılmış, İstanbul'a döndüğüne emin olunmuştu. Bunu bilen Altuğ İstanbul'a döner dönmez Seren'in babasıyla buluşmuş, olanları anlatmıştı. Üç gün içerisinde ülkeyi terk etmezlerse olacakları söylemiş, daha doğru karşısında titreyen yaşlı adamı tehdit etmişti. Adamcağız o kadar korkmuştu ki, elinde kalan birkaç gayrimenkulü iki gün içinde ucuz pahalı demeden sattı. Üçüncü gün tüm ailesini alarak İngiltere'ye gitti.
Bugüne dek kızına hiç karışmamıştı. Hiçbir zaman iyi ilişkiler kuramayan, kıskançlıkları yüzünden çok insanın canını yakmasına şahit olmasına rağmen müdahale etmediği için pişmanlık duyuyordu. İngiltere de ilk işi Seren'i psikiyatriye götürmek olmuştu. Buna karşı çıkan genç kadını hastaneye yatırmak zorunda kalmak bir baba olarak çok acı olsa da karısı en büyük destekçisi olmuştu. Zaten anne her zaman kızının hareketlerinden rahatsızdı ama kocasına söz geçirememişti.
Şimdi ise gecenin bir yarısı olanları düşünürken kafayı yemek üzereydi. Işık iki gün evden çıkmamıştı. Bugün pazartesiydi ve erken saatte Şırnak Milli Eğitim İl Müdürlüğüne gidip, yarım saat sonra binadan ayrılmıştı. Sonrasında okula gitmiş öğleden sonra 14.30 da okuldan doğru evine gitmişti. Korumaları görüntülü aramış ve uzaktan da olsa aklından bir saniye çıkmayan kadını görmesini sağlamışlardı. Bu içini azıcık da olsa ferahlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)
Fiction généraleBIÇAKÇI aşiretinin ağası Hüseyin Alaz'ın töre denen saçmalıklar silsilesi ile mücadelesini ve hiç ummadığı bir zamanda uğradığı saldırı sonucu tanıştığı doktor Tuğsem'le çekişmeli ilişkilerini okumaya ne dersiniz. Urfa'nın sert ağasının gri mavi g...