Merhaba sevgili okuyucularım, bir serüvenin daha sonuna geldik. Bu hikayemde de yanımda olduğunuz, beni sabırla beklediğiniz ve desteklediğiniz için çok teşekkür ederim. Başka hayallerimde de buluşmak üzere...
SİZLERİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR.
Not : Bölüm +18 olup rahatsız olacaklar ve 16 yaş altı lütfen okumasın.
"Hadi gidelim Saffet, gidelim de ağamızın aklını alalım."
Geri kalan süre öyle hızlı geçti ki Tuğsem bile şaşırdı. İlk önce yüzüne maske yapıldı, kaş bıyık derken manikür pediküre geçildi. Saçları çok uzamıştı, kısa kestirmeyi düşünse de Alaz'ın sevişirken üzerine eğildiğinde bedenine değen saçlarına verdiği tepkiler gözlerinin önüne geldi. Hemen bu fikrinden vazgeçip sadece kırık aldırdı ve düz fön çektirdi. Siyah ikinci bir deri gibi üzerine yapışan eteği dizlerinin hemen altında biten elbisesini giydi.
Göğüs dekoltesi ve sağ bacağının üstünden kasıklarına kadar gelen yırtmacı göz dolduruyordu. Kilolarının hatırı sayılır bir kısmını vermişti. Ayva göbeği biraz çıksa da umursamadı. Gözlerini ön plana çıkaran makyajı yapıldı. Dudaklarına şeftali tonlarında bir ruj sürdü. Uzun zamandır topuklu ayakkabı giymediğinden on santimlik topukların üzerinde durmakta bir an zorlandı. Birkaç tur güzellik salonunda yürüdü.
Aynanın karşısına geçtiğinde saçlarını geriye atıp, kendini detaylıca inceledi. Güzel gamzesi ortaya çıkana dek gülümsedi. Herkese tek tek teşekkür ederek üzerine ince uzun bir hırka alarak dışarı çıktı. Korumaların hareketlenmesini gördüğünde hala onların varlığına alışamadığını fark etti. Saffet'ine tekrar bindiğinde hızla bağ evine doğru yol aldı. Tabi yol boyunca da heyecanını Saffet'e atlatmaktan çekinmedi.
Alaz'ın hiçbir şeyden haberi yoktu. Vereceği tepkileri düşündükçe içi mutlulukla doluyordu. Kuaförde geçen üç saatin sonunda bağ evine gelmesi de bir saatini almıştı. Bu sırada Avjin Hanımı on kere aramış, sürekli Ateş'i sormuştu. Oğluşu iki kere uyanmış ve bıraktığı sütlerden içip uyumuştu. Eğer ağlarsa huzursuz olursa yanıma gönderebilirsin anne diye sürekli tembihlemişti.
Bağ evine geldiğinde kızların gittiğini anahtarın üzerinde olmasından anlamıştı. Melih'in çıktık mesajını on dakika önce almıştı. Bir kere daha oğlunu sormak için arayıp, ondan sonra eksiklik var mı diye kontrol etmek istedi. Telefon açıldığında ise kahkaha attı.
"Aaa kızım sabahtan beri daral geldi, kocam bu kadar aramıyor."
"Anne ne yapayım, oğlumu merak ediyorum."
"Ben de oğlumu merak ediyorum," derken ki ses tonu Tuğsem'in kızarmasına sebep oldu. Kayınvalidesi sabahtan beri imalarda bulunuyordu. Bu kadın ne zaman böyle edepsiz olmuştu. Sessizlikten sonra kıkırdayan Avjin Hanıma sinir olsa da imasını anlamamış gibi yaptı.
"Senin oğlun koskoca adam, benim oğluşum gibi mi?"
"Hadi hadi sen benim oğluşumu mutlu et bu gece, bende senin oğluşuna güzel güzel bakayım."
"Of anne ya..."
Tuğsem'in sızlanır gibi serzenişine Avjin Hanım kahkahalarla güldü. Yavrusunu ilk defa bıraktığı için gelininin kendini kötü hissettiğinin farkındaydı. O yüzden hiç huyu suyu olmamasına rağmen bel altı vuruyordu. Hem torunu onun canıydı, ondan iyi kim bakarmış. Çalışan kızlara bile bırakmıyor, uyurken bile yanından ayrılmıyordu. Gülerken gelinine cevap vermeden telefonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)
Ficção GeralBIÇAKÇI aşiretinin ağası Hüseyin Alaz'ın töre denen saçmalıklar silsilesi ile mücadelesini ve hiç ummadığı bir zamanda uğradığı saldırı sonucu tanıştığı doktor Tuğsem'le çekişmeli ilişkilerini okumaya ne dersiniz. Urfa'nın sert ağasının gri mavi g...