30. Bölüm

36.4K 2.3K 229
                                    

MERHABA SEVGİLİ OKUYUCULARIM, GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. SİZLERİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR.....

Seyit Dara, Diyarbakır merkezde bulunan evinde yerinde duramayacak şekilde volta atıp duruyordu. Bir ara Suzan yanına gelmişti ama hayatının oyununu oynarken kadını görmeye tahammül edemediği için odasına göndermişti. Cabbar birkaç adamıyla evin dışındaydı. Seyit Dara evin içerisinde daraldığını hissetti. Alaz'ın ölüm haberini tek başına beklemeye tahammülü kalmadığından dış kapıya yöneldi.

Evin dışına çıktığında Cabbar'ın iki koruma ile çay içtiğini gördü. Onu gören korumalar hemen ayağa kalktı. Cabbar'da kalkacak oldu ama Seyit Dara eliyle otur işareti yaptı. Cabbar İstanbul'daki adamlarına yarım saattir ulaşamıyordu. Ağası sorduğu zaman ne cevap vereceğini düşünüyordu. Korktuğu başına gelmiş, Seyit Dara oturur oturmaz sormuştu.

"Haber var mı?"

"Yok ağam daha mekandan çıkmamışlar."

"Alaz Ağanın öleceği içine doğdu sanırım, son yemeğini uzun uzun yiyor," diyerek keyifsizce gülümsedi. Masanın üzerindeki sigara paketine uzandı. Cabbar hemen sigarasını yakarken nikotinin bütün ciğerlerine ulaşmasını ister gibi uzun uzun içine çekti.

"Bu gece! Bu gece benim zafer gecem!"

"İnşallah ağam!"

"İnşallahı maşallahı yok, ben bu gece tüm Diyarbakır'ın sahibi olacağım," diye söylenirken Allah'a nasıl şirk koştuğunun, günahların en büyüğünü işlediğinin farkında değildi. Gözünü hırs bürümüş tek derdi en büyük olmaktı.

En büyük olduğum zaman karşımda kimler duracak bakalım diye aklından geçirirken, yıllar önce canını yakan görüntü yine gözlerinin önüne geldi. Sigarasından bir nefes daha çekti, hala o günün canını yakmasına inanamıyordu. Düşüncelerine dalmışken bahçeyi polisler sarmış ve ilk teslim ol çağrısından sonra ortalık toz duman olmuştu.

Seyit Dara'nın adamları polislerle çatışmaya başlamıştı. Cabbar ağasının önüne siper oldu. Genç adam üzerindeki şaşkınlıktan kurtulmaya çalıştı. Bu işte bir terslik vardı. Çünkü bu silahlar Alaz'ın beyninde patlamalıydı. Kaybetmeyecekti. Kaybedemezdi. Bu yüzden Cabbar'ı üzerinden attı ve polislerle o da çatışmaya başladı. Bir iki polis vurmuştu. Çoğu adamı yerlerde yatıyordu. 

Kendini korumaya çalışan Cabbar'ın vurulmasıyla iyice köşeye sıkıştığını görmesine rağmen pes etmedi. Elindeki silahın kurşunları bitmiş, diğer silahına uzanırken omzunda bir acı hissetti. Çok geçmeden aynı acı sol bacağında da oluştu. Yere düşmeden önce karnından vurulduğunu anladı.

Seyit Dara'nın kendi dahil birçok adamı yaralı olarak ele geçirildi. Evin içerisinde sıkışıp kalmış hizmetçiler, Suzan ve erkek kardeşi karakola götürülmek üzere yola çıktı. Aynı dakikalarda Savcı Selçuk'un komutasında Şanlıurfa, Van ve Mardin emniyet müdürlüklerinde görevli polisler eş zamanlı baskınlarla Alaz'a suikast düzenleyen kim varsa yakaladı.

Restoranın önünde üç koldan açılan kurşunlardan sonra Altuğ'un göğsüne, Alaz'ın karın bölgesine kurşun isabet etmişti. Çelik yelekler sayesinde sadece acı hissetmişlerdi. Salih sol kolundan, Melih ise sağ bacağından vurulmuştu. Garson kılığındaki polislerden biri boynundan vurulduğu için şehit olurken, diğer iki polis memuru yara almamıştı.

Bilal'in tahminleri doğru çıkmış, Seyit Dara BIÇAKÇI bina tepelerine bile adam yerleştirmişti. Silah seslerini kesen helikopter, hem binaların üstlerini aydınlatmış hem de çatışmaya başka bir boyut getirmişti. Çaprazlama üç binanın üzerinden yağmur gibi kurşun yağdıran beş adam helikopter polisinin taraması sonucu ölü ele geçirilmişti. Bina sakinlerinin uyarılması ve önceden boşaltılması sonucu sivillerde bir kayıp yaşanmamıştı. Maddi zararı da kimsenin göreceği yoktu.

BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin