GÜNAYDIN CANLARIM... İYİ OKUMALAR...
Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.
herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.
Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.
"Abii!"
Tuğsem, bir elini Tuğberk'in kafasına kolayken diğer elini istemsiz kapıya koydu. Tuğrul'un ve Hülya'nın geçmesini engellerken tekrar yüksek sesle "abi" diye seslendi. Alaz'ın kendini toparlamış olduğunu umuyordu. Hülya gözlerini kısmış dikkatle görümcesine göz kırparken hayırdır dercesine bakışlar attı. Abisinin tepkisi üzerine mecburen kapıdan çekildi.
"Kızım çekilsene kapıdan, hem bavullar hem puseti taşıyorum diye kollarım koptu."
"Hoş, hoş geldiniz!"
"Hoş bulduk, hoş bulduk," diyerek içeri giren Tuğrul bavulları ve puseti içeri soktu. Bavulu kapı ağzına bıraktı. Rüya'nın mışıl mışıl uyuduğu puseti alıp salona geçti. Salonun kapısında durdu. Geriye dönüp Tuğsem'e baktı. Gördüklerine inanamıyor gibi kaşları havalandı. Ancak kardeşine bir şey demeden kaşlarını çatarak görmekten hoşlanmadığı adama doğru yürüdü.
"Ne oldu?"
"Hüseyin içeride, niye haber vermedin?"
"Ay ne bileyim bu abin öğleden sonra geldi. Tuğsem'i en önemli gününde yalnız bırakamam. Hadi hazırlan çıkıyoruz dedi. İki çocukla bavul hazırla çık derken fırsat olmadı. Rüya da yol boyu hiç durmadı zaten," diye Hülya sessizce açıklama yaptı.
Tuğsem ilk defa abisine ne diyeceğini bilemedi. 'Yirmi sekiz yaşında bir kadın olarak bu kadar büyütmesen mi?' diyen iç sesiyle kendine geldi. Eğilip, Tuğberk'i kucağına aldı. Sımsıkı sarılıp, hasret gidererek salona geçti.
Karşılıklı oturan adamlarla salonunun nasıl dolduğu aklına ilk gelendi. Bu durumda düşünebileceği en anlamsız fikirle hafifçe gülümsedi. Tuğrul'un kaşları çatık açıklama bekleyen haliyle toparlandı. Tuğberk'i tekrar öpüp, yere bıraktı. Sonra dizlerinin üzerine çöktü. Bütün dikkatini yeğenine vererek yumuşak bir sesle konuşarak annesiyle odaya gitmesini sağladı. Alaz'ın hayran hayran kendisine baktığının farkındaydı. Tuğberk'in odaya girdiğini görene derk kimseden ses çıkmadı.
Alaz, Tuğsem'in sesini duyar duymaz hemen dağılan yastıkları falan toparlayıp ayağa kalkmıştı. Sevdiği kadının ailesiyle böyle tanışmak istemezdi ama artık yapacak bir şey yoktu. Tuğrul'un onu görünce şaşıran yüz ifadesini ve sonrasında sinirli bakışlarını gülümseyerek seyretti. Ne diyeceğini bilemediğinden Tuğrul'un elindeki puseti orta sehpaya bırakıp, kafa sallamasından sonra elini uzattı.
"Hüseyin Alaz BIÇAKÇI!"
"Tuğrul VURGUN!"
Tokalaşmışlar ve ikisi de karşılıklı oturmuşlardı. Alaz konuşmak istiyordu ama nasıl gözüktüklerini kestiremediğinden ses çıkarmıyordu. Tuğsem'in kucağında çocukla girmesi de ne söyleyeceğini unutturmuştu. Sonrasında Tuğberk ile konuşurken ki öpüştüğü belli olan dudaklarına yüzünün kızarmış haline bakarken ki halinden çok etkilenmişti. Tuğrul'u tamamen unutmuştu. Daha beş dakika önce o dudakları delicesine yiyordu. Şimdi ise abisinin sert bakışlarında uzaktan bakabiliyordu
"Tekrar hoş geldin abicim, Hüseyin Alaz Bey ile tanıştığını varsayıyorum."
"Tanıştık!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)
Ficción GeneralBIÇAKÇI aşiretinin ağası Hüseyin Alaz'ın töre denen saçmalıklar silsilesi ile mücadelesini ve hiç ummadığı bir zamanda uğradığı saldırı sonucu tanıştığı doktor Tuğsem'le çekişmeli ilişkilerini okumaya ne dersiniz. Urfa'nın sert ağasının gri mavi g...