Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.
herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.
Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.
İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.
Hüseyin Alaz, Tuğsem'e evlenme teklif edildiğini duyduğundan mı? Yoksa hakkında hiçbir şey bilmediğini fark ettiğinden dolayı mı bilinmez ama geceyi çok huzursuz geçirmişti. Bugün yine hidroterapi olduğu için havuzda olacaklardı. Bugünkü planı eğer çok yorulmamış olursa memleketinden gelen mektupları okuyacaktı.
Üç çuval dolusu mektup olduğunu düşündükçe sıkılması gerekirken içi çocuklar gibi sevinçle doluyordu. Neredeyse bir çuvalını okumuştu. Her okuduğu mektup mutlu olmasına sebep oluyordu. Özellikle okuttuğu çocukların küçücük masum kalplerinden yazdıkları belli olan cümleleri okudukça bütün çektiklerine değdiğini düşündürüyordu.
Bugün ne yapıp, edip Tuğsem'le yakınlaşacaktı. Tabi ki fiziksel bir yakınlaşma beklemiyordu. Biraz sohbet ve gözlerine bakmak şimdilik yeterliydi. Genelde kadınları etkilediğini anlardı. Doktoru da etkiliyordu hissediyordu. Sadece gün geçtikçe neden ondan uzaklaşıyordu. Bir türlü bunu anlayamıyordu. Duvarlarını kırardı. Onun için sorun yoktu. Yeter ki bir sevdiği olmasın, o zaman nasıl olsa kalbine ben girerim diye düşünüyordu. Özgüvenin tam olduğunu gösteren egoist bir tavırdı belki ama kararlı olmak zorundaydı.
Havuza indiklerinde tekrar demir sandalyeye bağlandı ve yavaşça havuza sokuldu. Su sıcacıktı. Ona verilen egzersizlerden yapmaya başladı. Gözü arada bir kapıya takılsa da ona gösterilen her hareketi elinden geldiğince yapıyordu.
Tuğsem, kapıdan girdiğinde yüzüne bakmasını bekledi. Ancak direkt suya girmesini hafif bir selamdan sonra işine bakmasına sinir olarak bakakaldı. Bu kadın gittikçe buz gibi oluyordu. Ben seni ısıtmasını bilirim de dua et tam iyileşemedim diye gözlerini kırpmadan ona söylüyormuş gibi içinden konuştu.
Hüseyin Alaz kendi fiziksel görüntüsünün farkındaydı. Birçok kadının ağzının suları akan bir adamdı. Girdiği birçok ortamda da kara gözleriyle etrafa bakınması bile yeterdi. Ailenin bütün erkekleri genetik uzun boya ve esmer tene sahipti. Bu oldukça dikkat çekiyordu. Ancak doktor hanımın umurunda bile değil yakışıklılığım diye hırslandı. O arada yardımcı elemanlardan birinin sesi düşüncelerini böldü.
"Hocam, telefonunuz ısrarla çalıyor vereyim mi?"
"Lütfen!" deyip telefona baktığında öyle bir gülümsedi ki yanağındaki kocaman çukurluk ortaya çıktı. İlk defa onu böyle gülümserken görüyordu ve kesinlikle hep gülmeliydi. Böyle bir güzellik yok derken; Tuğsem'in hitabıyla tüm bedeni sıcak suda bile buz tuttu.
"Canım!"
"Halacığım, nasılsın?"
"İyiyim bebeğim, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim, biliyor musun halacığım, kardeşim doğdu. Babam haberi benim vermemi istedi."
O anda Tuğsem'in gözleri doldu. Hülya'nın yanında olamamıştı. Normalde doğuma on beş gün kala izin alıp, yardımcı olacaktı. Ancak Ahmet Hoca Hüseyin Alaz BIÇAKÇI'nın tedavisi bitsin sonrasında istersen bir ay git şimdi olmaz diye izin vermemişti.
"Özür dilerim bebeğim, çok özür dilerim, yanınızda olmalıydım," diye ağladığında kimse umurunda değildi. Melih dahil oradaki herkesin pür dikkat onu izlediğinin farkındaydı. Sadece Hüseyin Alaz 'a arkasını dönmüştü. Abisi seslendiğinde tekrar gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)
Ficción GeneralBIÇAKÇI aşiretinin ağası Hüseyin Alaz'ın töre denen saçmalıklar silsilesi ile mücadelesini ve hiç ummadığı bir zamanda uğradığı saldırı sonucu tanıştığı doktor Tuğsem'le çekişmeli ilişkilerini okumaya ne dersiniz. Urfa'nın sert ağasının gri mavi g...