MERHABA SEVGİLİ OKUYUCULARIM, GEÇEN HAFTA ÇOK KÖTÜYDÜM. KOVİD TESTİ FALAN DA YAPILDI ÇOK ŞÜKÜR NEGATİF ÇIKTIM AMA BİR HAFTA İŞE GİDEMEDİM. ANLAMSIZ BİR ÖKSÜRÜĞÜM VAR VE SABAHLARA KADAR YATIRMIYOR...
BUGÜN İLK MESAİ GÜNÜM OLUNCA BÖLÜMÜN HAZIR OLMASINA RAĞMEN KONTROL ETMEDEN YAYIMLAMAK İSTEMEDİĞİM İÇİN BU SAATE KADAR SİZİ BEKLETTİM. HAKKINIZI HELAL EDİN.
SİZLERİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR...
"Işık"
Altuğ'un karşısına oturmasından sonra kendini öyle sıkmıştı ki elleri titremeye başlamıştı. Kalbi çıkacak gibi atarken, ellerinin titremesi çok anormal bir durum değildi. Altuğ'un ismini söylemesiyle başını kaldırıp bakmamak için üstün bir çaba gösterdi.
'Kendimden utanmama neden oldun, ruhumun kirlenmesini sağladın, diye başla ve ağzına geleni say. En azından mesajlarından birine bu şekilde karşılık vermeliydin' diyen iç sesiyle ellerini sıkmaya başladı. Kafasını yana eğdiğinde herkesin kendi halinde olduğunu gördü. Tuğsem'in utangaçlığı geçmiş gülücükler saçarak, kayınvalide adayı ve görümceleriyle sohbet ediyordu.
Helin'i kolunun altına almasına da şaşırmıştı. Tuğsem öyle sıcakkanlı biri sayılmazdı. Saygılı, mütevazi ve sağlam ilişkiler kurardı. Ancak bu ilişkileri hiçbir zaman pat diye olmazdı. 'Karşında cevap bekleyen seni yaralayan adam varken, sen Tuğsem'in ilişkilerini mi düşünüyorsun, iyice aklın uçtu, Allah akıl fikir versin' diye bağıran iç sesiyle bir kere daha yüzleşmek istemediği kişi aklına çakılırken kalbinin derinliklerinin sızladığını hissetti.
"Işık!"
Altuğ derin bir nefes aldı ve bir kere daha seslenmişti. Işık başını kaldırdı. Gözlerinin içine korkusuzca baktı. Göğüslerinin inip kalkmasından nefesinin yetmediği belli oluyordu. Sessiz olmaya çalışarak konuşmaya başladı.
"Sa..sana," dedi ve devamını getiremedi. Hiç istemese de sert tavrını koruyamadı. Kekeleyerek güzel bir başlangıç yapamayacağı belli olmuştu. Derin bir nefes aldıktan sonra Altuğ'un özlemle bakan bakışlarına kanmayacağını kendine hatırlatarak devam etti.
"Sana bir daha karşıma çıkma dedim!"
"Bende senden vazgeçmeyeceğimi söylemiştim! Onlarca kez benim senden başka kadınla işim olmadığını yazdım. Eski sevgilimin bir oyunu olduğunu söyledim. Bir kere konuşmama izin vermelisin."
Altuğ'un sert gözlerine korkusuzca bir süre daha baktı. Sonra onun karşısında olmaya dayanamıyormuş gibi yüzünü buruşturup, hızla yerinden kalktı. Kimseyle göz teması kurmadan restoranın arka bahçesine doğru yürüdü. Nefes alamıyordu. Hülya'larla eve gitmediğine pişman oldu. Bahçeye çıkar çıkmaz mini parkın ters yönüne yöneldi. Çocuklu ailelerin oluşturduğu küçük kalabalıkta kafa dağıtamayacaktı.
Dallarıyla bahçenin büyük bir kısmını kaplayan yaşlı çınar ağacının en karanlık köşesine geçti. Titremesi geçene dek burada bekleyebilirdi. 'Saklanabilirsin!' o gece dilini yutan iç sesi bugün hiç susmamıştı. Kendini, duygularına öyle kaptırmıştı ki arkasından gelen adamı fark etmemişti. Açıkçası arkasından gelebileceğini düşünmemişti.
Altuğ ile yaşadıklarından sonra ki acı, bunu atlatamadan Ferhat'ın kaçırma teşebbüsü derken psikolojisi yerle bir olmuştu. Normalde düşünebildiği dikkat ettiği ne varsa aklından çıkmıştı. Resmen aptala dönmüştü. Mesela geçen hafta evin anahtarını iki gün üst üste dış kapıda bırakmış, eve girmiş ve ertesi gün sabaha kadar fark etmemişti.
Sürekli yemek yakmaya başladığından yemeği yakmayayım diye ocağın yanına sandalye çekip oturmuş ama o yemeği yine yakmıştı. Dersleri için tüm haftayı planladığı kağıtları kaybetmiş üstüne kendi yazdıklarını unutmuştu. Öğrencilerine çaktırmamaya çalışarak tüm haftayı konu tekrarlarıyla geçiştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)
General FictionBIÇAKÇI aşiretinin ağası Hüseyin Alaz'ın töre denen saçmalıklar silsilesi ile mücadelesini ve hiç ummadığı bir zamanda uğradığı saldırı sonucu tanıştığı doktor Tuğsem'le çekişmeli ilişkilerini okumaya ne dersiniz. Urfa'nın sert ağasının gri mavi g...