2. Bölüm

51K 3K 1K
                                    

Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.

herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.

Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.

İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.

"Alaz Ağammmm!"

Melih kurşunların nerden geldiğini bilemediği için sadece sağa sola kurşun sıktı. Bir taraftan da ağam ağam diye bağırıyordu. Korumaların olmamasına çok sinirlendi. Hemen ambulansı aradı. Adamlar resmen infaz yapmıştı. Hiç durmadan sıkmışlar ve bir anda da durmuşlardı. Ya gitmişlerdi ya da Alaz'ın öldüğünü düşünüyorlardı. Hangi ara ambulans geldi hangi ara en yakın hastanenin acil servisine giriş yaptılar bilemedi. Acilde ki doktorlar hemen ameliyata alınması gerekiyor denilince, mecburen Diyarbakır'ı aradı.

Tuğsem, Ahmet Hocasının gecenin üçünde aramasına şaşırdı. Beni kontrol ediyor kesin diye düşünürken, telefonu yorgun bir sesle açtı.

"Tuğsem, ünlü bir iş insanı silahlı saldırıya uğramış. Ameliyathaneyi hazırlatıyorum. Genel Cerrah Ayhan Hocanızla operasyonu gerçekleştireceğim ve asistanım olarak orada hazır ol! Sana ihtiyacım olacak," demiş ve pat diye yüzüne kapatmıştı. Bu durumlara stajyerliğinden beri alışkın olduğundan hemen ameliyathaneye gitti. Genel Cerrah servisinde nöbetçi asistan arkadaşını da görünce durumun düşündüğünden ciddi olduğunu anladı. Acele hareketler ile steril kıyafetlerini giyip, içeri girdi. Bütün personel hazırdı. Ameliyathaneye ilk Ayhan Hoca giriş yaptı.

"Hastayı getirin, Ahmet Hoca gelene kadar ben başlayacağım. Vücudunda birçok kurşun olduğu söyleniyor," diye bağırdı. Beş dakika geçmeden operasyon başladı. Kurşunlar hep arkadan girdiği için yüz üstü yatan hastaya müdahaleye başladılar. Yarım saat sonra Ahmet Hoca'da ameliyathaneye hızla giriş yapmıştı. Ayhan Hoca'dan gerekli bilgilendirmeyi aldıktan sonra birlikte hareket ettiler. Ameliyat sabahın sekizine kadar devam etti.

Genç ve güçlü bir bedene sahip olmasından dolayı hayati tehlikesi yoktu. Beş kurşun çıkardılar, genelde bele yakın yerlerden olduğu için omurilikte direkt bir zarar olmasa da zedelenme olduğunu düşünüyorlardı. Kurtulsa bile yürümek konusunda ancak iyileştiğinde karar verebileceklerdi. Her ihtimale karşı iki gün yoğun bakımda tuttular. Bu süreçte Diyarbakır hastaneye aktı. Hastanenin bahçesine bakıldığında memleketlilerinin yarısı gelmiş gibiydi.

Tuğsem, ameliyattan sonra doğru evine gitmişti. O kadar yorulmuştu ki hastanın kim olduğunu bile sormamıştı. Yüzüne de bakmamıştı. Doğru yatağa girdi. Akşama kadar uyudu. Ertesi gün zaten nöbetten dolayı izinliydi. Diğer iki günü de tez çalışmaları için izin almıştı.

 Pazartesiye kadar rahattı ve kimse ile görüşmeden tez konusunun araştırmalarını bitirmeli ve bir an önce yazmaya başlamalıydı. Dört ay içinde yetiştiremezse altı ay uzmanlık eğitimi uzayacaktı. Bu kadar emek vermişken, en son istediği durum bunu yaşamaktı.

Pazartesi günleri onun poliklinik günü olduğundan sürekli hasta bakardı. Tedavisi sıkıntılı hastaları hocalarına danışır, diğer türlüsünü kendi tedavi ederdi. Öğle saatinde Ayla ile yemek yerken hastanedeki kalabalık dikkatini çekti. Sabah da dikkat etmişti ama bugün çok hasta var sanırım diye düşünmüştü. Nöbetçi olduğu gece ameliyat ettikleri, iş insanının akrabaları hemşerileri olduğunu öğrenince şaşırdı. Adamın ne kadar çok tanıdığı var demekten öteye gidemedi.

Kendisi Manisalıydı. Abisi ve yengesinden, birde halasının ailesinden başka akrabaları yok sayılırdı. On altı yaşındayken babasını kalp krizinden kaybettiğinde çok üzülmüştü. Annesi de çok sürmedi meme kanserine yakalanmıştı. Tıp Fakültesi ikinci sınıftayken de annesi ölmüştü. Abisi babasından sonra nalbur dükkânının başına geçmişti. Gayet de iyi idare etmişti. Beş buçuk yıl önce arkadaşı Hülya ile evlendi. Şimdi bir tane afacan yeğeni vardı. Biri de yoldaydı. O kendi ailesine dalmışken; Ayla'nın seslenmesiyle dikkatini ona verdi.

BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin