38. Bölüm

33.2K 2.1K 186
                                    

Bölüm +18 olduğundan 16 yaş altı ve rahatsız olacaklar lütfen okumasın.

İYİ OKUMALAR...

"Babam sana yumyuk atamıyoymuş. Halam küseymiş," deyince yine bir kahkaha tufanı koptu. Elini tokalaşmak için uzatmış, büyük adam gibi Alaz'a söylediklerine baktılar.

"Halamı çok seveceksin, yoksa seni döveyim."

"Ooo çok korktum. Söz veriyorum küçük adam halanı çok seveceğim."

Sonrasında her şey çok hızlı gelişti. Kahveler dağıtıldı. Tuğsem, Alaz'ın kahveyi nasıl içeceğini gözünü kırpmadan seyrediyordu. Kendisine gülümsedikten sonra bir dikişte içtiği kahveden sonra gözleri aşkla parladı. Kahve tatlıydı, hem de bal konulmuştu. Ferzan dede kahveyi içtikten sonra doktoru istedi ve yüzükler takıldı. 

Uygun bir dille gece yarısı imam nikahını kıymak istediklerini Tuğrul'a söylediler. Kendi için sorun yoktu. Kardeşi ile konuşmak istedi. Tepsi tepsi gelen baklavalar, ikramlıklar ve şerbet dağıtılmaya başlandı.

Altuğ'da gözünü Işık'tan alamıyordu. Geceki anılar gözlerinin önünden gitmiyor, düşündükçe bile sertleşiyordu. Kendine çok şaşırmıştı. Birlikte olmamışlardı. Bedenleri birbirini tanımanın en güzel keşfini yaptı. Gözü yine annesine takıldı. Cavidan Hanım'ın sürekli Diyar Bey'i sıkıştırması artık herkesin dikkatini çeker oldu. Diyar Bey oflayıp, Işık'ın babası Turan Bey'e döndü. Sessiz olmaya çalışarak sordu.

"Turan Bey, affınıza sığınıyorum. Size bir maruzatım var."

"Estağfurullah Diyar Bey, buyurun!"

"Uygun zamanınızda bizde sizi hayırlı bir iş için ziyaret etmek isteriz."

Turan Bey, ne beklediğini bilmiyordu. Ancak bunu beklemediği kesindi. Ortalıkta hizmet eden kızına baktı. Kızı daha küçüktü. Sonra döndü Diyar Bey'e baktı. Necla Hanım da şaşırmıştı ama kocası gibi kaşları çatılmadı. Ona kalsa kızım küçük der diye düşünerek, cevabı kocasından önce verdi.

"Tabi, ne zaman isterseniz?"

"Bir kızımıza sorsaydık hanım," diye terslenen adama bakmadı bile o kızını tanımaz mıydı? Parıl parıl parlıyordu. Gözü sürekli Alaz'ın yanındaki adama kayıyordu. Genç adamın bakışlarından da aşk akıyordu. Cavidan Hanım, söze girdi heyecanla, zaten hep onun bu heyecanlı aceleci halleri yüzünden oluyordu.

"Turan Bey, kızımız ve oğlumuz birbirlerini görmüşler beğenmişler."

Turan Bey ondan sonra sesini çıkarmadı. Altuğ ne olduğunu anlamaya çalışırken, Işık'ın babasının neden ona sert bakmaya başladığını düşünüyordu. Sevdiği kadının elinde tepsiyle geldiğini gördüğünde, o da yerinden kalkıp yanlarına yürüdü. Işık tüm güler yüzlülüğüyle Diyar Bey'den başlayarak ikram yaptı. Kendi babasına gelince adamın renginin attığını gördü.

"Babacığım iyi misin? Tansiyonun mu yükseldi yine?"

"Hayır iyiyim kızım," derken annesinin gülen yüzüne baktı. Babası kötü olsa annesi böyle olmazdı herhalde diye aklından geçirirken kokusuna bayıldığı adamın varlığıyla heyecanlandı.

"Oğlum gel seni Işık'ın anne babasıyla tanıştırayım."

"Merhaba efendim, ben Altuğ ÇETİNOĞLU," deyip ellerini öpmek için eğildi. Sevdiği kadının gözlerinin rengini babasından aldığını anlamış oldu. Necla Hanımında elini öptükten sonra annesinin yanına oturdu. Işık ona da şerbet ikram etmek için önüne geldi.

BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin