33. Bölüm

38.4K 2.2K 102
                                    

BİRGÜNLÜK GECİKME İÇİN KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN, İYİ OKUMALAR...

"Bende seni sevgilim!"

Hüseyin'i karşısına çıkaran kadere şükür etmesine bir sebep daha bulmuştu. Hep egosit, emirler yağdıran, sinirli ve ağzında altın kaşıkla doğmuş biri gibi düşündüğü adamın böylesine duygulu, halden anlayan çıkması kesinlikle onun şansınaydı. Alaz'ın nahif ses tonuyla dinlediği hikâye mutlulukla uykuya dalmasını sağladı.

Sabahın erken saatlerinde Alaz'ın kadınlığına yaptığı tatlı eziyetle gözlerini açtı. Sonrasında dingin tadına vara vara yine birbirlerinin oldular. Tuğsem öyle aşk sarhoşu olmuştu ki, tamamen aklı başından gitmişti. Sevdiği adamdan başkasını düşünmek istemiyor, sadece sevdiğine doymak istiyordu. Alaz'ın yanına geldiğinden beri hiç telefonuna bakmamıştı. Tuğrul'un çıldırdığından habersiz aşkını yaşıyordu. Yanıyordu, yakıyordu, seviyordu, seviliyordu daha ne isterdi?

Birlikte ettikleri uzun kahvaltıdan sonra Altuğ telefon etmişti. Telefon konuşması bittikten sonra ikisi de artık Işık ile bir araya gelmeleri gerektiğine karar verdi. Tuğsem, Altuğ'un ona anlattıklarına, arkadaşına olan duygularının samimiyetine inanmıştı. Şırnak'ta dahil tüm hafta Işık'ı gözlemlemiş, kesinlikle Altuğ'a aşkının hız kesmeden devam ettiğini anlamıştı. Bir araya gelmeleri gerekiyordu. En azından bir kere konuşmalılardı.

Işık'a mesaj atmak için eline aldığı telefonda Tuğrul'dan gelen aramaları ve çocuk azarlar gibi mesajlarını gördüğünde sinirlenmeye başladı. Bugüne kadar abisine hiç saygısızlık yapmamıştı. Ancak o alttan altıkça Tuğrul'un sinirli hali katlanıyordu. Onu kırmaktan korktuğu için anlayış göstermesi demek Alaz'dan vazgeçeceği anlamına mı geliyordu? Artık açık açık konuşmanın zamanı gelmişti.

Tuğrul'a Alaz'ın yanındayım ve ilk fırsatta Manisa'ya gelip, yüz yüze konuşacağız. Bu kadar üstüme gelme abi diye yazdı. Kalbini kırar mıyım acaba diye düşünmeden hızlıca gönderdi. Çünkü ne zaman Tuğrul tepki gösterse hep diyeceklerini yutmuştu. Sonrasında da Işık'a birlikte yemek yemek istediklerini akşam yemeğinde mutlaka beklediğini ve itiraz kabul etmediğini belirten bir mesaj attı. Telefonlarına çıkmazsa mecbur gelir diye aklından geçirirken, Işık yanıltmış, sadece tamam diye mesajına karşılık vermişti.

Işık, mesajdan sonra dudaklarını dişlemeye başladı. Altuğ'un o yemekte olacağını tahmin ediyordu. Heyecanlanmıştı, hem de çok heyecanlanmıştı. Sonu ne olursa olsun, bir kere görüşmeliydi. Hem söz de vermişti. 'Söz vermiştin evet,' diyen sesiyle kendini ikna etti. Kabul ettiğine dair kısa cevaptan sonra hemen hazırlanmaya karar verdi. Oturduğu yerden kalktı ama daha çok erkendi.

Şaşkınlığına kızarak geri oturdu. Orta sehpada bulunan diz üstü bilgisayardan bir film açtı. İzlemeye başladı. Bir on beş dakikanın sonunda seyredemediğini anladığında filmi kapattı. Altuğ'dan sonra kitap zaten okuyamıyordu, o yüzden evi yerleştirme işine devam etmeye karar verdi. Oysa bugünü dinlenmeye ayırmıştı fakat bir şeylerle oyalanmazsa kafayı yiyecekti.

Altuğ, arkadaşının Işık yemeğe geliyor, sende gelirsin sanırım diye dalga geçen mesajından sonra konakta duramadı. Atıyla uzun süre arazilerini dolaştı. Bu akşam sevdiği kadınla görüşecekti. İçindeki duyguya anlam veremiyordu. Tek istediği sorunsuz bir akşam geçirmek ve Işık'a derdini anlatmaktı. Bu gidişle alkolik olacaktı. Işık'a kendini nasıl ifade edeceğini bilememek ya da nasıl ikna edeceğini düşünmekten kafayı yiyordu. 

Rahatlayayım diye bir kadeh bir şeyler alıyor ama sonrasında bir iki derken sızana kadar içiyordu. Gündüzleri iş tüm zamanını dolduruyordu. Sorun yoktu. Fakat geceler bitmiyor, zifiri karanlık hiç çekilmiyordu. İradesinin tükendiğini, Işık'a karşı cesaretinin kırıldığını hissediyordu.

BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin