Merhaba sevgili okuyucularım. Yaşadığım bir sağlık problemi nedeniyle geciktim.
Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.
herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.
Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.
İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.
Tuğsem, telefonun çalan saatini kaç defa kapattığının farkında değildi. Beş dakika beş dakika derken neredeyse bir saat uyumuştu. En son çalmasıyla gözü saate takıldı. Saat sekiz otuzdu. Bugün günlerden salıydı ve vaka toplantısına yarım saat kalmıştı. Eğer yarım saat için de vakaya yetişemezse Ahmet Hocanın gazabından kurtulamazdı. Uzmanlığının son senesinde yapmaması gereken bir hareketti. Bu zamana dek disiplinli çalışmasıyla, hocasının güvenini kazanmışken bugün olmazdı.
Bölümdeki diğer öğretim üyelerinden Sibel Hanım bu denli ona takmışken bu olmamalıydı. Ahhhh diyerek yataktan fırladı. Normalde duş almadan evden çıkamazdı. Ancak hızla yüzünü yıkayıp, fırladı. Dişlerimi hastanede fırçalarım diye düşündü. Hemen dar paça yeşil pantolonunu ve krem rengi tuniği üzerine geçirdi. Kalın çoraplarıyla düz taban botlarını da giydikten sonra arabasına atladı. Kahve şişme montunu bile arabada düzeltti.
Tam çıkarken çantaya attığı siyah beresini kırmızı ışıklarda başına geçirdi. Telefonuna baktığında on beş dakikası kaldığını gördü. Mümkün değil yetişemezdi. Bazen Ahmet Hoca vizitten hemen sonra toplantıyı başlatırdı. Saat dokuzda başlayan toplantının saati asla aksamazdı.
"Allah'ım ne olur, ne olur bugün vizit uzun sürsün," diye dua etti. Bölümden en sevdiği ve bir alt dönemi olan arkadaşı Ayla'yı aradı. Birkaç defa çalmasına rağmen açılmayınca kesin toplantı salonuna geçtiler diye düşündü. Bir daha denediğinde telefon açıldı.
"Alo Tuğsem neredesin sen?"
"Ayla uyuyakalmışım, biliyorsun tez yazıyorum. Gece de araştırma yapmıştım. Ahmet Hoca geldi mi?"
"Yok, sadece Sibel Hoca geldi. Yine aynı suratsızlıkla oturuyor."
"Lütfen beni idare et. Poliklinikte bir hastamla ilgilendiğimi falan söyle!"
"İyi de bugün senin poliklinik günün olmadığı için yine kızabilirler."
"Olsun en azından geç kaldım diye gözlerine batmam," diye sözlerini bitirmesiyle önündeki arabaya çarpması bir oldu. Küt diye gelen sesle Ayla telaşlandı.
"Tuğsem! Tuğsem ne oldu?"
"Merak etme iyiyim. Sanırım bahanemizi buldum. Allah'ım çıldıracağım. Kaza yaptım."
"Bir şeyin yok değil mi?"
"Benim yok da sanırım saffeti bayağı yaraladım."
Ayla gülmeye başladı. Bu kızın arabasına olan aşkına bayılıyordu. Asistanlığının ilk yılında para biriktirmiş, kalanı için kredi çekip almıştı. İlk kazandığı parayla aldığı için arabası çok değerliydi. Gözü gibi bakardı. Normalde de bir iki sürtmesinin dışında hasarı yoktu.
"Tamam! Ahmet Hoca geliyor kapatıyorum. Ben kazayı söylerim."
Telefonu kapattığında tepesinde bağıran adamı yeni fark etti. Kapısını yavaşça açıp, arabadan indi. Adamı umursamadan saffetin önüne baktı. Neredeyse ağlayacaktı. Ön farlar kırılmış ve tampon bayağı içine geçmişti. Vurduğu arabada daha çok hasar vardı. Ancak umurunda değildi. Masrafı neyse öderdi ve biterdi. Oysa saffet öyle miydi? Kesin canı çok yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)
Ficción GeneralBIÇAKÇI aşiretinin ağası Hüseyin Alaz'ın töre denen saçmalıklar silsilesi ile mücadelesini ve hiç ummadığı bir zamanda uğradığı saldırı sonucu tanıştığı doktor Tuğsem'le çekişmeli ilişkilerini okumaya ne dersiniz. Urfa'nın sert ağasının gri mavi g...