9. Bölüm

45.7K 2.6K 161
                                    

Alıntı daha önce paylaşıldığına göre bölüm gelse fena olmaz dedim. :) 

Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.

herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.

Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.

İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.

Alaz hastaneden çıkış işlemleri yapılırken içini kaplayan huzursuzluktan kurtulmak istiyordu. Odasındaki camdan dışarıyı seyrederken, Tuğsem ile son konuşmasından sonra ona mı kızsın, kendine bilemiyordu. Melih'in verdiği evlilik teklifi haberinden sonra biraz olsun yaklaşmak istemişti. Ancak doktor bir duvardan farksızdı. Son haftalarda duvarken farksızken bir önceki gün ne denli sert kaya olduğunu iyice göstermişti.

Zaten şu üç hafta da sadece bir kere yine Tuğberk ile konuşmasına denk geldiğinde o eşsiz tatlılıktaki sesini duymuştu. Öpüşmüşlerdi, hem de hayatındaki en zevkli öpücüktü. Sevgilimsin demişti. O gecenin şaşkınlığı ve hastane odasında yaptığının uygunsuzluğu yüzünden Tuğsem'in o şekilde kaçtığı fikrine kapıldıktan sonra yüreğinin üstünden yük kalkmış. Bir kere olsun konuşmak istemişti ama başarısız olmuştu.

Tuğsem, egosundan dem vurmuştu. Oysa Alaz ondan hoşlandığını net olarak söylemese de belli etmişti. Acaba o doktordan mı hoşlanıyor diye düşündü. Bir başkasının evlilik teklifini kabul edeceği düşüncesi delirmesine sebep olacaktı. Arkasında ki hareketlenmelerden ve seslerden eşyalarının çıkarıldığını anladı. Birkaç dakika daha hastanenin boş bahçesinin manzarasına baktı. Melih'in sesiyle ona döndü.

"Ağam, bütün işlemler halledildi. Çıkabiliriz."

"Ahmet Hoca odasında mı?"

"Bu kattaki doktor odasında," diye cevap verdiğinde Alaz sadece başını aşağı yukarı salladı. Adımları hala yavaş olsa da oldukça sağlıklı gözüküyordu. Yürüme hızının kasları güçlendikçe artacağı ve zamana ihtiyacı olduğu söylenmişti.

Hüseyin Alaz kapının önünde yeniden odaya arkasını döndü. Neredeyse üç aydır yattığı yatağa ve odaya anlamlandıramadığı bir duygu yoğunluğuyla göz gezdirdi. Hem fiziksel hem de ruhen çektiği acılara şahit olan odanın hayatının en huzurlu öpüşmesine de şahit olması şaka gibiydi. 

Konuşmak bağırmak çağırmak istiyordu ya da sadece soğuk doktoru ben sana aitim dedirtene kadar öpmek. İyileşmişti ve hastaneden taburcu oluyordu. Sevinçle bir an önce evine, ailesine gitmesi gerekmez miydi? Düşüncelerinin gittiği yeri beğenmeyip, kafasını sağa sola sallayarak hızla koridora çıktı.

Beyaz gömleği ve parlament mavisi kravatının üzerinde ki siyah takım elbisesiyle daha uzun boylu ve güçlü duruyordu. Zaten yataktan kalkamazken bile öyle erişilmez bir tavrı vardı ki, yürümemesi büyük haksızlık olurdu. Ailesine evde beklemelerini söylemişti. Hastaneden maaile çıkmak istemedi. Önde Hüseyin Alaz arkada iki koruma ve Melih sert bakışlar atarak yürüyorlar ve resmen ortopedi ve travmatoloji servisinin koridorunu dolduruyorlardı.

Tam doktor odasına girecekken Neslihan hemşireyi gördü. Kadıncağız hala benden çekiniyor diye düşünürken, odaya girmekten vazgeçti.

"Neslihan Hanım," diye seslendi. Hemşire yanlış duyduğunu sandı. Şaşkınca Hüseyin Alaz'a baktı. Bir iki adımda yanına gelen adamla ne yapacağını bilemedi.

"Ben! Ben ilk geldiğim günlerde size yaptıklarım için çok mahcubum," diye konuşan Alaz'ın gözlerinden gerçekten üzgün olduğu belli oluyordu. Neslihan, hırçın hastasından asla özür mahiyetindeki bir konuşma beklemiyordu. Ancak samimiyetine inandığı bu cümleden sonra gülümsemeden edemedi.

BAŞIMIN TACI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin