🥀 1. Bölüm 🥀

26.7K 834 135
                                    

Karanlık...

Alabildiğine karanlığa alışmıştı yıllar boyunca gözlerim. Şimdi yürüdüğüm bu yol, çevremdeki insanlar gözlerimi açınca ilk gördüklerimdi. Bir mağarada yaşayıp yıllarca izlediğim tek şey gölgelerdi ve şimdi o mağaradan dışarı çıkıp gözlerimi kamaştıran güneşe rağmen gerçek hayatla tanışabilmiştim.

Tanıştırılmıştım.

Bir hayat kadının karnında can bulan varlığım gerçek hayatla 19 yaşında tanışmama vesile olmuştu. Dış dünyaya adımımı attığım anda tökezlemiştim. Derin ve içli bir nefesi çekerken ciğerlerime duraksadım ve gerçeği fısıldadım kendime.

Sevdiğim ve beni sevdiğini sandığım adamın tecavüzüne uğramıştım.

Ciğerlerime birikmiş acı yığını bu gerçekle beni daha da soluksuz bırakırken bebeğimin ağlama sesi ulaştı kulaklarıma. Gözlerimi alabildiğine uzanan gökyüzünden çekip içeriye doğru adımladım. Uykusundan uyanan ve huysuzlanan kızımı kucağıma alıp yatıştırmak için boynuma doğru yasladım. Kokumla mayışıp ağlamayı bir kenara bırakan kızım benim bu dünyadaki tek varlığımdı.

Bana tecavüz eden adamın bütün izlerini saflığı ve masumluğuyla bedenimden silen tek güzel şeydi.

Kızım, Hayal...

Yaşayamadığı hayata karşılık bana Hayat ismini veren annem daha dünyayla ilk tanışmamda kaybedeceğimi bilmeden bana bu ismi layık görmüştü. Hayat bana iyi davranmamıştı ama ben kızıma ismi gibi güzel bir hayat sunacağıma dair kendime söz vermiştim. Bu sözün arkasında duracaktım. Kızım benim gibi yara almayacaktı, sevdiğini zannettiği birinden. Onu bütün kötülüklerden sakınacaktım. Hak ettiği bir yaşam sürdürecekti.

Dayısı da gelecekti bir gün...

Gelirdi değil mi?

Kızlarını korumak için gelirdi. Bir kadın için bizi arkasında bırakan adam bir gün çat kapı özlediği içinde gelirdi. Gelirse yeğenine sarılır, bana güzel bir gülüş bahşederdi. Gelecekti, biliyordum.

Bu dünyadaki tek limanım onun varlığıydı. Bana tecavüz eden adamdan sonra kanatılan yaralarımı usulca saran abimdi. O olmasaydı karnımdaki bebeğimle nasıl bir hayat sürdürürdüm? O adam, Hezan'ın düğün davetiyesi elime ulaştığında nasıl ayakta dururdum? Düğün günü öldüğünü duyduğum zaman hiçbir acı emaresi yoktu yüzümde. Bana yaşattığı onca şeyin yanında ölüm belki de en yakışan şeydi ona. Benim ona olan saf duygularımı kirletmiş, karnımdaki can için bacaklarını kime araladıysa ona gitsin demişti. Zorla sahip olduğu bedenimin bakire olduğunu bilmiyor gibi...

O gün bunları abimin bizzat ağzından duymamıştım. Telefonda konuşurken duymuştum. Üzülürüm, kırılırım düşüncesiyle söylememişti. Sanki hiç parçalanmamışım gibi... Ruhum o adamın ellerinde derbeder edilmemiş gibi...

Düşüncelerimin o bitmek bilmez döngüsünden beni kurtaran kızımın göğsüme uzanan eli ve boynumda yer edinen dudaklarının acıktığına dair açılıp kapanması oldu. Yatağa ilerleyip kenarına oturdum. Kızımı boynumdan uzaklaştırıp kucağıma aldım. Eli durmadan göğsüme hızlı hızlı çarparken sabırsızlığına karşı küçük bir tebessüm kondurdum dudaklarıma. Hayal üstümdeki bluzu sıyırmama izin vermeden göğsüme kapandığında bu haline koca bir kahkaha attım. Çok acıkmış olmalıydı. Göğüs ucumu bluzun üzerinden kavramış, emmeye çalışıyordu ama oradan gelen bir süt yoktu. Bu hali gülmeme neden olmuştu. Birde sanki süt gelecekmiş gibi bırakmadan emmesi yok mu? Çok masumdu, çok tatlıydı. Onu bu eziyetten kurtarmak için çaba göstereceğim sırada odanın kapısı çalındı. Gelen Evin'di. Hayal uyuyorsa diye o kadar kısık çalardı ki kapıyı ben bile bazen zar zor duyardım. Evin Hezan'ın bana gönderdiği düğün davetiyesindeki o kadındı ama Hezan'ın ölümüyle beraber onun erkek kardeşiyle evlenmişti. Civan abiyle evliydi ve onlar gerçekten birbirlerini çok seven bir çiftti. Civan abi gözünden bile sakınıyordu karısını ve çocuğunu. Böyle bir adamın Hezan'la kardeş olduğuna inanabilmek güçtü. Kapının ardındaki kişiye hitaben konuştum.

MARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin