🥀 31. Bölüm 🥀

5.9K 420 169
                                    

Miran'dan

Yastığa keyifle koydum başımı ilk kez. Üzerimdeki tüm yüklerden arınmışcasına rahat gibi. Göz kapaklarım ağır ağır birbirine değerken Leyla'nın saatler önce kollarımın arasındaki bedeni düştü aklıma. Arzuya bulanmış bedenlerimizden sıyrılarak yaralarımı öpmesi, ufacık bile olsa yüzünü hoşnutsuzca kırıştırmaması..

Böyle bir an yaşayacağımızı söyleseler inanmazdım. O kadar yaralamışlardı ki beni özgüven eksikliği yaşıyordum. Bunun için herhangi bir terapiye ihtiyacım olduğunu biliyordum fakat bir türlü kendimi ikna edememiştim. Şimdi ise bütün terapileri katlar bir tedavi uygulanmıştı sanki bana.

Aşkın iyileştirici gücü mü yoksa Leyla'nın yarama merhem olan elleri miydi sihir bilmiyordum fakat iyiki gelmişti. İyiki bana gelmişti. Onu hatırlamadığım zamana baş kaldırıp bana kendini hatırlatması zihnimin sisli perdesini aralamıştı.

Daha önce yatak dışı ilişkilerim olmamıştı. Genelde paranın kokusunu soyadımdan anlayan kadınlar etrafımda dolaşır, ben ise onları yok sayardım. Parayla işi olanın benimle işi olmasın diye kaç kez dillendirmiştim rakı sofrasında dilim dolana dolana.

Bana gelecek olan kadın bir gün parasız pulsuz kalacağım ihtimaliyle gelmeliydi. Elimde bir başka itin kanı vardı. Bunun bilincinde olarak gelmeliydi bana. Beni olduğum gibi kabul etmeliydi. Yüzümdeki yıllanmış çizgilere çentik atmak yerine beni sevmeliydi. O kadın Leyla olmuştu. Bile isteye gelmişti. Paramda pulumda işi olmadığı açıktı. Memurdu, güzeldi, talibi bol olmalıydı. O ise beni seçmişti. En büyük şükür sebebim olmuştu.

Fiziksel güzelliğin yanı sıra kalbi çok güzeldi. Aynı yatakta yüz yüze bakarken o kalbi defalarca öpüp yastığım bilecektim Allah'ın izniyle. En çok bu yüzden istiyordum bu beni çepeçevre sarmış hapishaneden çıkmak. Çünkü yeni yaşamım bana oradan göz kırpıyordu. Anası babası kızlarını bana layık görüp vermezlerse kaçıracaktım. Hayatımın yıldızının avuçlarımın arasından kayıp gidişini izlemeyecektim. En az onun kadar ne istediğimi biliyordum ve peşini bırakacak kadar delirmemiştim.

Onu bu parmaklıklar ardında görmüştüm onu tanıdığımı hatırlamazken. Abaza gibi kadın gördüğüm için sevmemiştim. Bu sevgi bunun ötesindeydi. Sanki ezelden beri yazılıydı alnıma. Burası veya dışarı onu hep sevecektim. Kader bir şekilde yollarımızı kesiştirecekti ve o yine benim Leylam olacaktı.

Şimdi düşünüyorum da onu gördüğüm ilk zaman gözleri dikkatimi çekmişti. Üzerindekiler sonradan gözüme takılan detaylardı. Beni onun peşinden sürükleyen şey aramızda görünmez bir kıvılcımın meydana gelmesiydi. Sarhoştum. Deli gibi içmiştim. Evde bekleyen kızkardeşim ve yeğenim vardı. Zamanımın kısıtlı olduğunun farkındaydım. Bugün yarın diye erteleyerek teslim olmaya gidecektim. Dut gibi içmemin sebebi ise tam bu yüzdendi. Arkamdakileri bırakmak istemiyordum. Yıllar sonra gelen küçük bir kızkardeşim vardı. Onunla gülüp eğlenemeden acısını paylaşmıştım. Döktüğü gözyaşlarının intikamını almıştım. Bütün hayatını alt üst etmeye değer mi diye sorsalar değer derdim. Karşımdaki benim aynamdı. Yıllarca ezilmiş, aşağılanmıştım. Kimse dur dememişti ama ben demiştim. Can almak büyük günahtı biliyordum ama bir kalbi kırmak 70 kez Kabe'yi yıkmaktan daha günahtı hani?

Benim kardeşimin kırılan kalbine yazık değil miydi?

Düşüncem bakiydi. Yine olsa yine yapardım. Adam akıllı gidip konuşmuştum. Yediği haltı bile bile gidip konuşmuştum ama yok adamlıktan anlamayınca kendi sonunu bana hazırlatmıştı.

Sicilime işleyecek kara leke, insanların pis ağızlarına dolanacak ismim umurumda olmamıştı. Şimdi en az benim kadar kararlı biri vardı sol yanımda. Onunla yeni bir hayatı paylaşmaya yemin edecektim. Onu üzmemeye, kırmamaya..

MARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin