🥀 30. Bölüm 🥀

6K 379 102
                                    

Leyla'dan

İlk öpücüğüm..

Kalbimin ilk çarpıntısı, çocuk gibi kıpır kıpır heyecanı..

Onu gördüğüm zaman anlamıştım, kalbimin yıllardır beklediği sahibi olduğunu. Bunca yıl birine gönlümü vermeyişimin asıl sebebinin onu bulmak olduğunu.

İçkiliydi, üzerine sinmişti teninin kokusu gibi. Yine de rahatsız etmemişti ya da kokuyu almayacak kadar yok saymıştım.

Peşimden gelmesi, beni koridora yaslaması, beni soyar gibi baştan aşağı süzüşü, öpmek istemesi..

Yakışıklı, çekici bir adam olduğu su götürmez bir gerçekti ama bunun yanına artı olarak ekleyebileceğim bir özellik daha mevcuttu. Çapkındı. Öyle olmasa göz göze geldiği kızı neden takip edip arkasından gelsin ki?

Onunla geçirdiğimiz benim için uzun ama normalde o kısa sürede buna aymamıştım ama iş işten geçince çok düşünmüştüm. Her kadının peşinden böyle gelip öpücük mü alıyordu ya da biraz daha ayık olsaydı sonu yatağa mı bağlanıyordu bu gidişatın?

Kendime kızdım. Çok kızdım. İlk öpücüğüm şehvetine yenik düşen bir adama gitti diye kendimi çok payladım. Ama ilk kez bir adamın kollarında saatlerce kalmak, orayı meskenim edinmek istemiştim.

Şehri terk ettiğim anda üşümeye başlamıştım. Kara kışı beraberinde mi getirmişti bu ayrılık?

Eve, işimin başına düşünce gerçekten ismim gibi Leyla'ya döndüm. Hiçbir şeyi yapamaz, düşünemez oldum.

Sonrasında Miran'ın isminin yanında soyadını verdiğini hatırlayarak oradaki arkadaşlarıma sordurdum. Bir haber gelmeliydi.

Kokusu eser miydi burnuma burnuma?

Sonra öğrendim. Birini öldürmekten içeriye almışlar, şu cezaevinde diye..

Şaşırdım, korktum ama en çok aramıza giren mesafelere kızdım. Evet, birini öldürmüştü ama benim duygularım sağdı.

Beni öldürmemişti. Ben yaşıyordum, buradaydım. Öyle başına buyruk bir insan olduğum için müdürlüğünü yaptığım kadın cezaevinden görev değişikliği istedim. Görev değişikliğinde gitmek istediğin yere maalesef hatırlı insanların girmesi gerekiyordu. Torpil olmaksızın bu düzen iki üç düzgün insan için yürüyemiyordu. Hayatımda ilk kez buna başvurarak babamın tanıdıklarını araya koydum ve bundan babama bahsetmemelerini rica ettim. Sağolsunlar kırmadılar. Benim iş kesinleşince ailemin karşısına geçip böyle bir şey yaptığımı açıkladım. Babam sessiz kaldı. Annem ise diller döküp gitmememi istedi. Ancak ne babamın bana olan kırgın sessizliği ne annemin yalvarışları fayda etmedi.

Gidecektim ya dağ olsa önümde duramazdı artık. Belki de babamın sessizliği bu sebeptendi. Aynı onun kızıydım. İstediğim olana kadar diretirdim, girdiğim yoldan dönmezdim. Bilmedikleri bir yer değildi ama yine de gitmemi istemediler. Ne yapabilirdim ki?

Aklımdan çıkmayan o adamın peşinde sonunu bilemediğim bir yolculuğa sürükleniyordum. O yolculukta belki o adamdan vazgeçecek ya da onun yareni olacaktım.

Ben o kısıtlı zamanda gördüğüm o adamın gülüşünü istedim kendime. Bana dokunan ellerini, yumuşak sesini..

Bir insan senelerdir beraber olduğu bir adama bile güvenemezken, ben sadece dakikalar geçirdiğim ve katil olduğunu öğrendiğim adamın ardından çaresizce sürükleniyordum.

O geceki gibi sıcacık bakmalıydı bana. Hiç yüreğimi böyle ısıtan bir adamla karşılaşmamıştım çünkü ben. Onun kolları arasında güvende hissetmiştim kendimi.

MARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin