Omuzlarım dik bir şekilde çıktığım cafeden yavaş yavaş uzaklaşırken alacakaranlık şehrin meydanına çökmüştü. Etrafı aydınlatan ışıklar, işlek caddeden geçen vızır vızır arabaların korna sesleri hakimiyeti ele geçirmişti bile. Olduğum yerde duraksayıp sağıma soluma bakındım. Burası eve oldukça uzaktı. Zaten uzunca bir yürüyüşten sonra buraya gelmiştim.
Taksi mi çağırmalıydım?
Sıkıntılı bir soluk alırken olduğum yerde düşünmenin bir faydası olmayacağını düşünerek yürümeye devam ettim. Yorulunca taksi çağırırdım.
Yürüdüm, durdum, soluklandım ve yeniden devam ettim.
Caddenin kaldırımında kucağımda kızımla yürürken bir müddet yeniden nefes almak için durduğumda yanıbaşımda çalan bir korna ve duran bir araba ile istemsizce irkildim.
"Eve atayım. Çocuk üşümesin."
Sarhoş olduğu sesinden anlaşılan ve art niyetli olduğu aşikar adama göz ucuyla dâhi bakmadan hareket ettim. Göz ucuyla arabanında benden tarafa yine harekete geçtiğini gördüm. Kızımı sıkıca sarmaladım.
Geçmişin tozlu raflarından çıkan kötü hatıralar bana göz kırparak o unutamadığım geceyi bir kez daha zihnime sızdırdı.
"Nazlıyım diyorsun haa? Parasıyla da mı vermeyecen bana?"
Seçmiş olduğu kelimelerin ahlak sınırını aşan hadsizliği yüzümü sinirden kızartırken başımı asla o tarafa doğru çevirmedim. Cevap verme lüzumu görmedim. Cevap verdiğim takdirde bunu farklı yorumlayıp peşimi bırakmazdı. Umudum bir an önce peşimi bırakmasıydı.
Telefonumla birini arayıp yardım isteyebilirdim fakat daha bunu yapmadan bütün dikkatini bana vermesine, bana saldırmasına neden olabilirdim.
Aynı şeyi bir kez daha yaşamak mı?
Düşüncesi bile korkunçtu. O yüzden sesini duymuyormuş gibi yürümeye devam ettim. Adımlarımı çok dikkat dağıtmayacak şekilde hızlandırdım.
Eve az kalmıştı. Kolaylıkla giderdim. Biraz sonra eve girecektim.
Kendimi teskin eden iç sesimin düşüncelerini leş gibi içen sarhoş bozdu.
"Yavrum gel işte. Eğleşiriz seninle. Hoşuna gitmezse zaten bırakırız. Zorlayacak halim yok ya."
Pis sesi kulaklarıma ulaşır ulaşmaz kusma isteği uyandırdı bende. Duymayacaktım. Hayır, ne dediğini duymayacaktım.
"Sevmeyeyim mi seni? O küçük yuvanı doldurmayayım mı? İstemez misin? "
Konuşup başıma daha da musallat etmemek için ağzıma mühür vurmuşken onun peşimden gitmeye niyeti yoktu. Bu korkutucuydu.
Bir kadının yürüdüğü sokakta kucağında evladıyla bile rahat rahat yürüyememesi ne acıydı?
Kadın olmak neden bu kadar zorlaştırılmış, nefret edilesi bir hale getirilmişti ki?
Ben bu dünyaya bir kadın tarafından getirildim. Kadın doğdum.
Fakat bir kadına yüklenilen cinsel misyon dışında bir vasfın olamayacağı düşüncesi resmen dünya görüşüme aykırıydı.
O hatırlanmayası gün bu düşüncemi oldukça destekler niyetindeydi.
Bir insanın, bir insanı kalben sevebilmesi mümkün değil miydi?
Ben sadece bedenimle var olmamıştım. Ben beni yapan şeylerle bu dünyada kabul görmeliydim.
Mesela önceden beni mutlu eden küçük temaslar şimdilerde kendini tenden ziyade tinsel bir şeye sevk etmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/49132867-288-k651843.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARA
RomanceBenim adaletimin terazisi vicdandır diyen bir adamla hayat bana hiç adil davranmadı diyen küçük bir kadının hikayesi... Bütün umutlarını bir avuç taş yığınında yitiren yüreği yaralı bir adam Hâkim Korhan Atmaca ve sevdiği adamın tecavüzüne uğrayıp...