Korhan ile kahvelerimizi yudumlarken aklıma takılan bir soruyu dillendirmekten alıkoyamadım kendimi.
"Korhan benim yüzümden iş arkadaşın ile kötü oldun."
Korhan elindeki fincanı masanın üzerine bırakırken benimle göz temasını kesmeyerek konuşmaya başladı.
"Hayat benim yüzünden iş arkadaşınla kötü oldun, buna değer miyim demeye getiriyorsun soruyu. "
Bu kadar beni çabuk yakalaması yok muydu? Sessiz kalmakla yetindim. Onaylayacak değildim.
"Misliyle değersin, inan."
Gözlerini gözlerimden ayırmazken tepkilerimi kontrol ettiği apaçıktı.Bu yüzden olabildiğince açık vermemeye çalışıyordum. Başarılı olduğum muammaydı ne yazık ki? Gören bir göz tarafından nasıl anlaşıldığım önemliydi.
"Benim yanımda yöremde duran herkes kıymetlidir. Bana nasıl saygı duyuluyorsa yanımdakine de aynı şekilde yaklaşılmasını tasvip ederim. "
Kucağında uyuklamış olan kızımın uyanmaması adına eliyle sırtında yumuşak dokunuşlar çiziyordu.
"Benim yanımdakine cahil cühela demeye getiren taşı bizzat bana atmış olur. Ben köylü bir ailenin çocuğuyum. Köy mekteplerinde dirsek çürüttüm Hayat. "
Bunu bilmiyordum ve bunu Aysu'da bilmiyor olacak ki kendince ağır yaramın kabuğunu kaldırıp bana acı çektirmeye çalışmıştı. Kendi ayağına bile isteye sıkmıştı. Yüzü ak olanın iyisi, kalbi kara olanın kini sökülürmüş derisinden. Kalbi katran bağlamış Aysu yüzünü apaçık sergilemiş, rengini belli etmişti ve bunu yaparken zerre çekinmemişti.
"Okumak ne zordur en çok bilirim. Yeri gelir kardeşinle bir defteri, kalemi paylaşırsın. Yeri gelir bir okul kıyafetini. Okumakla hasıl olunsaydı keşke.. Kimse okuyan kadar cahil değil, inan. O mahkeme salonunda okuyan, bilen kaç insan tanıdım ben. Hepsi biliyordu suçun ne olduğunu ama diplomayla sınırlandırılmış akıldan zerrelerinin esamesi yoktu."
Bu okumuş cahil lafını çok duymuş, çok okumuştum. Mayasında varsa insanın bozukluk bükülen iskeletini okumak dahi toparlayamıyor, düzeltemiyordu.
"O yüzden ne olursa olsun kıymet verdiğim insanlara bu şekilde muamele edilmesine katlanamam. İş arkadaşlığı mı, o baki ama insanlıktan nasibini almamış kulun bana dost olmasına hiç mi hiç ihtiyacım yoktur. Kesinlikle üzerine alıp üzülme. Böylesi iki yüzlülüğü, aymazlığı bir gün erken bile bilmek hakkımda en hayırlısı olandır. Anlaştık mı? "
Benden bir onay bekliyordu. Ona gecikmeden istediği onayı verdim.
"Anlaştık. Beni koruduğun, kolladığın en önemlisi değer verdiğin için ise teşekkür ederim."
"Karşılıklı bir değere asla ama asla hayır demem."
İmalı ve çapkın bakışları her zamankinden farklı bir Korhan'la yüz yüze gelmemi sağlamıştı. Farklı renkleri olan bir küp gibiydi. Her renk onun mayasındandı. Bütün renkleriyle sıcaktı, sevecendi. Şimdi bu yalı çapkını halleri beni utandırmış olsa dahi bunu görmekten mutluluk duyuyordum. Birde..
Hunharca bir kalp çarpıntısı vardı göğsümün içinde. Asıl ona anlam veremiyordum. Bu adamın yanında son zamanlarda depara kalkmış gibi hareket etmesi hiç normal değildi.
"Ne yani suskunluğunu bana değer vermemek olarak mı algılamalıyım?"
"Hayır, hayır. Öyle değil."
Bir anda bana yönelttiği soruyla kendi iç düşüncelerimden sıyrılıp onu hemen yanıtladım.
"Peki, o zaman nasıl söyle? Kıymet verilmeyecek, kalp verilmeyecek bir adam mıyım?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARA
Storie d'amoreBenim adaletimin terazisi vicdandır diyen bir adamla hayat bana hiç adil davranmadı diyen küçük bir kadının hikayesi... Bütün umutlarını bir avuç taş yığınında yitiren yüreği yaralı bir adam Hâkim Korhan Atmaca ve sevdiği adamın tecavüzüne uğrayıp...