"Sence biz ne zaman evleniriz?"
Sorusu yerimde buz kesilmeme sebep olurken o hâlâ dikkatle bana bakmakla meşguldü. Dudaklarımı hareket ettirebilmeyi başardığım sırada cansız, ürkek bir şekilde sordum.
"Anlamadım?"
Korhan sağ elini masaya yasladığında çok geniş olmayan masada nefesi nefesime karışacak kadar yakındı tam şu anda. Gözlerimi ondan kaçırarak sandalyeye adeta yapıştım. Bu rahatsız edici temas korkusu her an her yerdeydi.
Geri çekilmezsem sırtım hiç hareket etmemi istermişcesine tutulacaktı sanki.
Ağzım kapanacak ve çığlıklarım susturulacaktı.
Aklıma gelen kötü anılar silsilesini beni ele geçirmeden hemen önce bertaraf ettim. Ve Korhan'ın bana bakışlarını gördüm.
Yutkunamadım.
O kadar dikkatle ve merakla bakıyordu ki nefes almak bile batabilirdi tam şu anda ciğerlerime.
"Bakma.. öyle."
demeyi başarabildim güç bela. O ise bakışlarını bir an olsun çekmeyerek bana soru sordu.
"Nasıl bakmayayım mesela?"
Gözlerimi onun dışında her yerde gezdirirken onu cevapladım.
"Öyle işte."
"Açsana biraz. Nasıl bakıyorum ki sana bana bakma diyorsun?"
Konuşma yetimi yitirmişcesine sessiz kaldığımda o yeniden konuştu.
"Benimle konuşmak istediğini sanıyordum."
"Bu şekilde değil."
Korhan derin bir nefes alarak oturduğu sandalyeye geniş bir şekilde yaslandı. Bende tuttuğunu fark etmediğim nefesimi rahatlıkla verdim.
Aklımdaki soru cevabına ulaşmamıştı henüz. Bu nedenle arada kaynamasın diye cevabını merak ettiğim sorumu sordum.
"Az önce neyden bahsediyordun?"
Söylediklerini yanlış duyduğumu farz etmek dışında bir amacım yoktu. Yanlış duymuş olmalıydım. Başka türlüsünü düşünmek dahi istemiyorum.
"Şöyleki.."
deyip gözlerimin en içine bakarken yarım kalan cümlesini tamamladı.
"Bizim ne zaman evleneceğimizi sordum."
Boğazıma oturan yumru yutkunmamı zorlaştırırken gözlerimi ondan alamadım.
Elleri masanın üzerinde kısa bir ritim tutarken gözleri üzerimden çekilmiyordu.
Bana öyle bakmamalı ve ben yanlış duymuş olmalıydım. Ağzımdan tek kelime dahi çıkmadı. Sessizlik biraz uzun sürdüğünde Korhan'ın ismimi söylediğini duydum.
"Evlenmeyi düşünmüyor musun?"
Sorusu kursağımda bırakılan hayallerimi hatırlattı.
Kar beyazı bir gelinlik...
Ne çok istemiştim gelin olabilmek? Hepsi yalan olmuştu. Kalbim ise paramparça...
Beni sevdiğini düşündüğüm adam müsveddesi cinsel arzularını benim üzerimde zorla tatmin ederken kurduğum güzel düşler bekaretim gibi kırmızı bir kan gölü oluşturup beni içinde boğmaya ant içmişti.
Saftım, salaktım.
Dünyayı yeni tanıyordum. İnsanların kötü olduğundan bihaberdim.
Birine kalbimi vermiştim. O ise avuçlarıma sevgimin başıma getirdiği yıkımın tozunu, toprağını..
![](https://img.wattpad.com/cover/49132867-288-k651843.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARA
RomanceBenim adaletimin terazisi vicdandır diyen bir adamla hayat bana hiç adil davranmadı diyen küçük bir kadının hikayesi... Bütün umutlarını bir avuç taş yığınında yitiren yüreği yaralı bir adam Hâkim Korhan Atmaca ve sevdiği adamın tecavüzüne uğrayıp...