🥀 13. Bölüm 🥀

8.4K 554 279
                                    


"Tek başına çıkmak istediğine emin misin?"

Eliyle soğuk rüzgardan uçuşan konağın içindeki çiçeklerin dallarını gösterdi.

"Sen çıkmamı istemiyor musun abi?"

"O nasıl laf? Ben öyle mi dedim Hayat? Soğuk kapar, hasta olursunuz diye dedim. "

Civan abinin endişesi gözlerinden okunuyordu ve bunu sözlü olarakta ifade etmişti. Bugün çıkmazsam o telefon bir daha bana açılmazdı, biliyorum. Kırdığım kalbi tamir etmek istemem kabul edilemez bir istek miydi?

"Abi, lütfen."

Kucağımdaki Hayal'i gösterdim.

"Sıkıca sarmaladım. Yakınlarda olurum zaten. Biraz nefes almak istiyorum."

"Yarın gündüz gözüyle çıksan çıkma mı diyeceğim sanki? Sokaklar işsiz, sapsızla dolu. Seni düşündüğümden diyorum kardeşim."

Haklıydı ama Korhan beni dışarıda bekliyor nasıl derdim?

Evde içim daraldı, dışarı çıkmaya ihtiyacım var deyip giyinik bir şekilde karşılarına çıkmıştım. Sırf beni durdurmasınlar diye ama yinede buna engel olamamıştım. İşte beni ikna etmeye çalışmak için Civan abi dil döküyordu.

"Civan abi lütfen.."

"Tamam o zaman. Evin'de gelsin seninle o vakit. Nereye bırakmamı istiyorsan oraya bırakırım sizi, eve dönerim. Arayınca alır gelirim seni."

Emrivaki yapıyordu ve buna Evin'de dahil olmuştu.

"Yaa evet, bende geleyim. Kız kıza takılırız. Değişiklik olur. "

Sıkıntılı bir nefes aldım. Mümkün gözükmüyordu çıkmam. Bu gidişle odaya gerisin geri dönecektim. Tam bu sırada Hatun anne müdahale oldu konuya.

"Civan rahat bırak kızı."

Şükür biri imdadıma yetişmişti.

"Bir nefes almak istemiş, yalnız olmak istiyor belli."

O konu tam olarak öyle değildi ama bunu Hatun annenin bilmesine gerek yoktu.

"Gencecik kadın, kendi versin kararını."

Civan Hatun anneye dönerek konuştu.

"Anne ben gitmesin mi diyorum? En çok ben isterim çıkmasını, kendini eve tıkmamasını. Mahkum değil ya bu kız evde. Ama karanlık çökmüş, hava esiyor. İkisi de şifayı kapacak diye korkuyorum. Hem ortalığın hali malum. İnsanın aklına kötü kötü şeyler geliyor. Söyletme şimdi."

Hatun anne başındaki beyaz işlemeli yemeniyi düzeltti ve kısık bir sesle mırıldandı.

"Dışarıdakinden değil, içerideki itten korkacaksın. Malum abinde pek temiz sayılmaz. Kötülük mü arıyorsun? 19'unda gencecik kızın günahına gireni düşün. Gece gece beddua tutmasın dilim şimdi."

Civan abinin duyacağı bir biçimde söylemişti fakat bende işitmiştim ne yazık ki!

Anasıydı ama dili doğruları derdi. Hakkını vermek lazımdı. Beni ve kızımı bağrına basmıştı. Bir günden bir güne iğneleyici bir lafına şahit olmamıştım.

Gün içerisinde gelip giden kişilerin gözleri bana değdiği ya da fısıldaşmaya başladıkları vakit yavrusuna dokunmuş bir tavuk gibi diklenirdi yerinde.

Torunumu ve anasını dilinize dolayacaksanız kapı oradadır. Giden bir daha ne gelsin, ne de uçan kuşla selam yollasın. Yok kalacağım diyorsanız o yılan dilinizi tutasınız. Çamurunuzu bulaştırmayınız. Herkes önce kendine baksın. Yüreği olanda kulağa değil, bizzat bana söylesin. Bildireyim haddini.

MARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin