Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçalarım!
Bloodhail - Have A Nice Life
25.Bölüm: ALANGUVALARIN MUCİZELERİ
Artık birbirimize şaşırmamayı öğrenmemiz gerekiyordu. Ancak her şahit olduğum şey, bir öncekinden daha sarsıcı oluyordu. Alanguva'nın zekasının ve teknolojisinin bir sonu yok gibiydi.
Yüzüme, sanki yaptığı şey çok normalmiş de ben abartı tepki veriyormuşum gibi bakıyordu.
"Yoksa yine aklını mı aldım?" Eğlenen bir tavırla, sarıları üstümde gezindi.
"Sikeyim çok saçma." Diyebildim, kendime geldiğimde. Yanlarına bir adım attım. Gerçek olmadığında inanmak çok zordu.
"İşaretli alanının dışına çıkamaz ki zaten o kendi alanındaydı. Sen ihlal ettin." Diyerek okşadı aslanın canlı tüylerini. Çok büyüktü, iri ve güçlü görünüyordu.
"Bir insan neden bunu yapar ki? Asıl amacın ne?" Yandan bir bakış attı ama ilgisi hala aslanın üstündeydi.
"Hala sevmedin, küsecek birazdan." Aslan olduğu yere oturdu, bakışları üstümdeyken. Yanlarına birkaç adım daha attım. Elimi aslanın altın sarısı tüylerine uzattım, kadifemsi derisini hissettim.
Aslan iri ve yuvarlak, cam gibi berrak sarı gözlerini üstüme dikmiş, en az yaratıcısı kadar güzel bakıyordu.
Başını okşadım, elimin atlındaki canlının gerçek olmadığına inanmak imkansız gibiydi. Okşayışlarım hoşuna gitmiş gibi yeniden doğruldu. Bir kedi gibi kendini bacaklarıma sürttü. Ateş hiçbir şey söylemeden bizi izliyordu.
"Gerçekten, bu ne Ateş?"
"Hobi projelerimden biri, mükemmel değil mi?"
"Sen bir canlı yarattığının farkında mısın?" Diye sordum tekrar, bacaklarıma sürtünen koca şeyi yok sayarak.
"Canlı değil, sadece gerçeğe çok benzeyen bir robot. İçgüdüleri normal bir aslanın ki gibi değil, adamdaki insanları avlamasını istemem. Acıkmaz, susamaz, hatta devreleri bile yanabilir." Halimden gerçekten zevk alıyordu, beni şaşırtmaktan hoşlanıyordu.
Sustum, söyleyecek söz bulamadım. Eğilip biraz daha yakından inceledim koca aslanı. Dizlerim üstünde oturduğumda, aslanla aynı boya gelmiştik. Bacaklarıma sürtünmeyi bırakıp, burnunu yüzüme yaklaştırdı, ardından da boynuma ve saçlarıma. Beni kokluyordu ve nefesini hissediyordum, bu şeyin gerçek olmadığına inanmıyordum.
Tüylerini okşadığımda beni koklamayı bırakıp karşımda durdu, yüzlerimiz aynı hizadayken bir süre güzelliğini izledim. Yüzünü çerçeveleyen gür tüyleri bakılası bir güzellik oluşturuyordu. Gerçek olmasa bile gördüğüm en güzel hayvandı. Elim yüzüne gitti, yanağını okşadığımda gözlerini yumdu.
Ateş sessizce, yanındaki ağaca yaslanmış bizi izlemeye devam ediyordu. Koca patisini bacağımın üstüne koydu, yavaşça eğildi. Çok ağır hareketlerle, temkinli yakınlaşıyordu. Ağırlığıyla dizlerimin üstünden düşerek bağdaş kurdum kuru yaprakların üstünde. Diğer bacağını da yerleştirdi ve kucağıma oturdu. Kafasını eğdiğinde, güzel bedenini okşadım yumuşak hareketlerle. Verdiği his çok güzeldi, her şeyi çok güzeldi. Tüylü çenesini, üst üste koyduğu patilerinin üstüne yasladı.
"Bu ne be? Yerim ben bunu çok şirin." Sözlerim Ateş'i gülümsetti, yanağındaki koca çukur içine gömüldü.
"Sevdi seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
Hành độngKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...