Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçalarım 🔥
Things You Said -Arstidir
Blue Stahli - ULTRAnumb
46.Bölüm: ACI KAN
Uzak gelecekten küçük bir kesit...
Yine karanlık bir gecedeydik, hava soğuktu. Tüm gün yağan yağmur yerleri ıslatmıştı ama ıslak toprak kokusu bu geceyi yumuşatamıyordu. Sert rüzgar saçımı savururken bana öfkeyle bakan adamın yanından sessizce kalktım.
Bu hikayede tek mahvolan ben değildim, herkesi peşimde sürüklemiştim. Mahvolduğum kadar mahvetmiştim.
Birkaç adım atarak yanından uzaklaştım. "Aşkın!" Durdum Pusat'ın seslenmesiyle. Ama ona dönmedim, devam etmesini bekledim. "Keşke hiç girmeseydin hayatımıza." Cevap vermedim ama dudağımda acı, küçük bir gülüş belirdi. Yanından sessizce ayrıldım.
🔥🔥🔥
Günümüz
Ateş Alanguva, çok başka bir adamdı. Hiçbir şeye değer hissetmeyen bir kadına, her şeye değer olduğunu hissettirmişti mesela. Onun hislerinden hep şüphe etmiştim, her şeye sahip bir liderken asla dizginleyemeyeceği bir kadınla tanışmıştı ve bu kadın onun ilgisini çekmişti. Hatta hislerinin boyutunu da abartmıştı.
Onun hislerini hep bir şekilde basite indirgemiştim. Ancak o benim yerime ölmeyi seçmişti, o benim hayatımı kendi hayatına tercih etmişti.
Nasıl bir katil olduğumu biliyordu ama bu da onun için önemli değildi. Ateş Alanguva beni o kadar seviyordu ki ölüme atlarken bir saniye bile düşünmemişti. İstediği olmuştu, onun sevgisini görmüş ve her zerresini hissetmiştim ama şimdi elim kolum bağlı beklerken bu sevgiyi hiç görmemiş olmayı diliyordum sadece.
Parmaklarımda onun kanı vardı ve çok iyi bildiğim bir şey vardı ki en acı kan tanıdıklarımın kanıydı. Kurumuş, tenime yapmışmış ve koyulaşmıştı bu acı kan. Hiç silmeye çalışmamıştım, hiç kapısından ayrılmaya bile çalışmamıştım.
Aldığım nefes zorla ciğerlerime inerken öylece kapısını seyrediyordum. Doktorlar sürekli koşuşturuyordu, belki sıradan bir insan olsa çoktan ölmüştü ama kimse ülkenin en zengin ve güçlü adamlarından birinin ölümünden mesul tutulmak istemezdi. Hastaneye vardığımızda çok kan kaybetmişti, durumu ağırdı.
Gözlerinin kapanışı, nefeslerinin soluklaşması zihnimde tekrarlanıp duruyordu. Onun yerine ben vurulabilirdim, ölebilirdim de. O açıyla vücuduma göğüs tarafımdan girecek üç kurşun beni tamamen öldürmek için ayarlanmış olmalıydı. Ateş önüme atladığında aynı hayati yerlere almamıştı kurşunları ve bu da hemen ölmesine engel olmuştu.
Kulaklarımdaki uğuldama, sürekli bir yerlere yetiştirmek için koşturan insanlar, artık sinirlerimi bozuyordu. Kafamı zorlukla kaldırdığımda Pusat'ı gördüm. Kızarık gözleriyle beni izliyordu.
"Yaşayacak değil mi Aşkın? Bir şey olmaz ona." dedi Pusat umutla, benim sözlerimden güç almak isteyerek.
"Yaşaması zor ama o Ateş bu. Atlatacak." dedim kesin şekilde, başka hiçbir şeye inanmak istemiyordum. Ancak saatler süren sessizlik bunun o kadar da kesin olmadığını açıkça gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
AcciónKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...