Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçaları 🔥
HalfNoise - Hurricane Love
HalfNosie - Mountain
48.Bölüm: VAHŞETİN ÇAĞRISI
Her şeyin ortasında Alanguva var diyordum. O her şeyin ortasında kısılı kalmıştım. Görüyor, hissediyor ama yönetemiyordum. İşte Alanguva'yı karmaşık ve ulaşılmaz yapan en büyük şey buydu.
Sözleri, masadaki herkesin sesini bıçak gibi kesmişti. Şimdi bana daha da dikkatli bakıyorlardı.
Ben kimsenin müstakbel eşi değildim, ben Alanguva da değildim. Ben V'ydim.
Ben kimsenin müstakbel eşi olarak, kimsenin soyadını taşıyarak saygı da beklemezdim güç de. En büyük güç bendim.
Eğer gerçek kimliğimi bilseler Ateş'in müstakbel gelini olmamdan çok daha şaşırır ve korkarlardı. Kısık bakışlarım Ateş'in üstündeydi, bana dönüp bakmamıştı sözlerinden sonra. Gözlerimde göreceği şeyi tahmin ediyor olmalıydı.
"O zaman bir Alanguva olduğunda getirirsin Ateş." dedi Didem'in babası sert sesiyle.
"Zoruna giden varsa toplantıyı terk edebilir." dedi Ateş de aynı rahatlıkla.
Masanın diğer ucundaki Şahin, eğlenen gözlerle bizi izliyordu. Hayırdır der gibi kafamı salladığımda güldü.
Pusat, oturacağım sandalyeyi benim için çekti. Ateş baş köşeye otururken beni de hemen yanına almışlardı. Ben masanın yanında durmak istemiyordum, ben masanın başında oturmak istiyordum.
Siyah ama ahşap bir masaydı, salon koyu renklerle doluydu. Beyaz duvarın üstünde tablolar ve ışıklandırmalar beyaz duvarın parlaklığını da soğurmuştu. Hiç cam yoktu ama o kadar geniş bir alandı ki bunaltmıyordu.
En son Ateş yerine otururken kimsenin çıtı çıkmıyordu. Ateş'in bakışları beni bulduğunda, bana bir bakış attı. Bu bakış, güç ve güven doluydu.
"Yani aramızdan olmayan birinin yanında sırlarımızı açmamızı bekliyorsun. Öyle mi Ateş?" dedi daha önce hiç görmediğim, orta yaşın üstündeki kadın.
"Konuşan konuşur, konuşmayan da bir daha toplantılarda konuşamaz. Keyfiniz bilir." Yani beni her toplantıda yanında tutacağından bahsediyordu.
"Alanguva saltanatı bir gün bitecek." dedi, Şahin'in yanında oturan palabıyıklı ve göbekli adam.
"Şimdi bu da kendi çocuklarını başa getirir." dedi Sancak da söylenerek. Bu sözle bakışlar Ateş ve benim üstümde gezinmişti.
"Gerçek bir şey konuşacak varsa konuşsun!" diye sesini yükseltti Ateş. Her ne kadar oy birliği sağlanmaya çalışsalar da Ateş'in tepkilerinden çekiniyorlardı. Beden dillerinden, bakışlarına kadar yansımıştı bu durum.
"İstihbarat son zamanlarda bana kafayı takmış durumda." dedi Arhan'ın annesi olduğunu hatırladığım alımlı kadın.
"Kaçak kumarhanelerin yüzünden olabilir mi Lena?" dedi Ateş arkasına rahat bir tavırla yaslanarak.
"Şu sıralar Cebonayan'a ulaşmaya çalışıyorlar, sürekli bir ajan yakalıyoruz. İçeri sızmaya çalışıyorlar." dedi, Didem'in babası Adnan Çınar ve cümlesinin sonunda benimle uzun bir göz teması kurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
ActionKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...