Saltillo - Grafting
Her başlangıç bitmek içindir, her bitiş yeniden başlamak içindir.
Her gün yeniden başlıyor, her cinayette yeniden bitiyordum.
Saçımdaki kan kırmızısı, tül perukla aynı renkte sürdüğüm ruj dudaklarımı dolgunlaştırmıştı. Kırmızı elbise, vücudumu ikinci bir deri gibi sarıyordu. Yüz hatlarımı değiştiren bir makyajla bu gecede farklı biri olmuştum. Bugün ki kimliğim bir fahişeye aitti.
Üstümdeki ince trençkot çıplaklığımı gizliyordu. Ellerimde elbisemle aynı renkte eldivenler vardı. Cebonayan bir toplantı düzenliyordu, üyeler dünyanın dört bir yanından bu toplantı için gelmişti. Ve yeni kurbanım üyelerden biriydi, dün gece Amerika'dan dönmüştü. Önünde durduğum, beş yıldızlı otelin sahibiydi. Bu gecede hep mesaj atıp kadın istediği yakın arkadaşından bir kadın istemişti.
Sisteme girip, mesajları kendime yönlendirmiştim. Odasında beni bekliyordu kurbanım. Ve bu sefer kameralar için endişelenmeme hiç gerek yoktu. Adam odasına fahişe çağırdığı için tüm kayıtları devre dışı bırakmıştı yarım saat önce.
Uzun topuklu ayakkabılarımla boyum iyice uzamıştı, otelin pahalı zemininde ses çıkarıyordum. Gören bir daha dönüp bakıyordu.
Oda katı, numarası, her şey belliydi.
Arka kapıdan girmiştim ancak yinede lobiye yakın geçmem gerekiyordu. Birkaç çalışan ve lobiden geçen tek tük insanlar dışında çokta kalabalık değildi. Önümde eskortluk eden bir çalışan vardı. Asansörden indiğimde önümdeki takım elbiseli, iri adam durdu.
"Üstünüzü aramam gerek."Anlamamış gibi davrandım. Sonuçta bu gece pek Türkçe bilmiyordum. Söylediğini birkaç kez daha tekrarladı, yüksek sesle tekrarlayarak. Sanki bağırınca dilini çözecektim. Kollarımı iki yana kaldırdım. "Üstündekini çıkar." Dediğini yaptım. Üstümdeki mini kırmızı elbiseyle kaldım. Mide bulandırıcı bir arzuyla üstümde gezindi bakışları.
Elleri ilk önce kollarımda ardından bedenimde gezinmeye başladı. Göğsümde ve kalçalarımda gereğinden fazla oyalanan ve zevkle dokunan elleri bu gecenin sonunda yerinde olmayacaktı.
Ellemesi bittikten sonra ben önde o arkamda yürümeye devam ettik. "Soldan." Dedi karşımıza yine çıkan bir koridorla.
Sola adım attığım sırada bir bedenle çarpıştım. Çarpışmanın etkisiyle dengemi kaybederken, reflekslerim hızla bana çarpan kişiye saldırdı. Onu ittirip, boğazına kolumu dayadığımda ne yaptığımı fark etmek için geç kalmıştım.
Ve karşımdaki adam Ateş Alanguva'dan başkası değildi. Dolaplar dönüyordu, dolapların içinde tilkiler vardı. Ateş Alanguva benim farkımdaydı, sürekli karşıma çıkmasının bir açıklaması olamazdı.
Siyah lens takılı gözlerime baktı, keskin bakışlarıyla. O da reflekslerinin kurbanı olmuş olacak ki, kolumdan hızla kurtulup, beni bile şaşırtacak bir hırsla göğsümü duvara dayamış ve arkama geçmişti.
Göğsünü sertçe sırtıma dayamış, koluyla da enseme baskı yapıyordu.
"Kim bu? Ajan mı?" Diye sordu kalın sesi, bana eskortluk eden korumaya.
"Karaca'nın misafiri efendim." Duyduğu sözle bıraktı beni. Az önce yüzümü saniyelik görmüştü, yüzümü incelemesi hiç iyi olmazdı. Dikkatli bir adamdı, yüz hatlarımı değiştiren makyajım olsa da simamla en ufak bir ilişki kurmamalıydı. Gözlerine bakmadım, saçlarımı yüzümün önüne aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
ActionKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...