9.Bölüm: ESARET

540K 32.3K 71K
                                    


We Lost The Sea - A Gallant Gentleman


Acı çok keskindi. Damağımda kanın tadı, gözlerimde siyah bir perde vardı. Ses vardı, çok fazla ve kaba erkek sesleri. Zorlukla yutkundum, nefes almakta zorluk çekiyordum. Gözlerimi açtım ancak karanlıktı, hiç ışık yoktu.

Kulaklarım uğulduyordu, ayıldıkça acı daha dayanılmaz bir hal alıyordu. Bacaklarım felçli gibiydi, hareket ettiremiyordum. Başımdaki ağrı iç kanamam olabileceğini hissettiriyordu. Aldığım her nefeste ciğerlerim sızlıyordu. Çok fena dayak yemiştim.

Ancak beynimi uyuşturan şey bunlardan hiçbiri değildi.

Yakalanmıştım.

Şoktaydım, hep o kadar emindim ki kendimden yakalanmak beni dumura uğratmıştı. Hep en iyisiydim, en güçlüsü, en akıllısı, en cesuru ama şuan hiçbir şeydim.

Kibrim bir bıçak olmuş ve beni öldürmüştü.

Beni yakalayan Ateş değildi, adamları değildi beni yakalayan boyumdan büyük kibrimdi.

Ne kadar zeki olursam olayım hırsım sonum olmuştu.

Duyduğum sesler netlik kazanıyordu. "Uyandı mı?" Bu tanıdık bir sesti, Alanguva'nın sesi.

"Hareket ediyor, uyanmıştır." Bu da Pusat'ın sesiydi. Ancak oda daha kalabalıktı. Hareket etmeye çalıştığımda zincirlerle bağlandığımı anlamam uzun sürmemişti. Hatta yaralı iki bacağımı da bağlamışlardı, güldüm kendi kendime. Bu halimle bile benden korkuyorlardı.

"Doktor çağırın, şimdi ölmesini istemeyiz." Dedi Alanguva'nın gittikçe yaklaşan sesi. Bu adam bana benziyordu. Zaten bu sayede yakalamıştı beni. "Zayiat nedir?"

"Altı özel kuvvet koruması öldü. Yirmiyi aşkın yaralı var." Dedi Pusat. Normal koruma olmadıkları belliydi zaten yoksa daha fazla öldürürdüm. "Terminatör gibi şey, canımız çıktı yakalayana kadar. Hayır cılız bir şeye de benziyor ama." Sensin cılız göt herif. Yüzüme attığı tekme aklıma geldikçe hala başım zonkluyordu.

Gerçi erkek olduğumu sandıklarını düşünürsek normaldi cılız görmeleri. Kurşungeçirmez yelek olmasaydı zaten çoktan anlarlardı kadın olduğumu.

"Baya hareketlendi, açalım bakalım hediye paketini."

"Çok merak ediyorum kim bizimkileri bu hale getirmiş, bence de hemen açalım." Bu da Arhan'ın sesiydi.

Biri yaklaştı bana, eli sertçe kafamın üstündeki bez parçasını çekti hemen ardından da maskemi.

İçeride büyük bir sessizlik oluşmuştu.

Beni asla güçsüz göremeyeceklerdi. Kafamı yavaşça kaldırdım, tüm saçım açılmış ve kâküllerim alnıma dökülmüştü. Önümde duran Alanguva'ya baktım. Sert yüzü tepkisizdi ancak o sarı gözleri büyük bir dikkatle geziniyordu her bir zerremde.

Ağzımdaki kanı tükürdüm.

"Hasiktir." Diye ilk tepkiyi veren Arhan olmuştu. Odada ona yakın adam vardı. Bir uğultu çıktı şaşkınlıkla konuşuyorlardı.

"Yok amına koyayım." Dedi Pusat inanmıyormuş gibi gördüklerine. Sırıttım kan dolu ağzımla.

"Herkes dışarı çıksın!" Dedi Ateş kabaca. Alanguva'nın sesiyle herkes sustu ve dışarı çıktılar hızla. Arhan'da çıkmamıştı ancak bir koruma onu kolundan yakalayınca, şok içindeki bakışlarını üzerimden ayırmadan çıktı. Pusat çıkmadı, o herkes sayılmıyor olmalıydı.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin