Echos - Guest RoomEldivenlerimdeki kanı aynaya bulaştırdım. Koca bir v harfi çizdim aynanın üstüne. Taze kan, yavaşça kaydı aynadan ancak harf kaybolmadı. Yansımadan arkamdaki cesede baktım. Öldürmesi çok basit olmuştu.
Tek yaptığım şey arkadaşlarıyla keyifli bir yemekteyken, tuvalette onu beklemek olmuştu. Sıkılıyordum, artık cinayetler keyif vermiyordu.
Sadece üç dakika içinde öldürmüş, dördüncü dakikada imzamı bırakmış, beşinci dakika da eserimi seyrediyordum. Cesedi inceledim, kusursuz derinlikte ve konumdaki bıçak izlerine baktım. Ben mükemmel bir sanatçıydım.
Kar maskesinden sadece gözlerim görünüyordu. Altıncı dakikada, geldiğim küçük camdan geri çıktım.
Cinayetler değil de basit cinayetler keyif vermiyordu. Belki de aklım Alanguva'yla dolu olduğu içindi. İki haftadır şirketinde çalışıyor ancak hiçbir şeye ulaşamıyordum.
Tabi plan yapmaktan geri kalmamıştım. Planı yarın devreye sokacaktım. Çalıştığım süre zarfında Alanguva'yı sadece ilk iş günümde görebilmiştim. Şirkete gelmiyordu ve bu şirketin paravan olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Motoruma binip, evime ulaştım. Vücudumdaki tüm kalıntıları yok ettim, ben bile bu gece bir cinayet işlediğimi kanıtlayamazdım artık.
Duşun ardından, panomun karşısına geçtim. Bilgisayarımı açıp, oluşturduğum yazılıma girdim. Günlerdir bunun için uğraşıyordum.
Yarın, bilgisayarıma mesaj attığım an Alanguva'nın şirketine darbe vuran bir siber saldırı gerçekleştirecektim. Kaynağı asla çözemeyecekler, çözseler bile IP adresi yurtdışında görünecekti. Güvenlik sistemine erişip, yarın bu işi kesin olarak bitirecektim.
Gün doğana kadar her şeyin kusursuz olduğundan emin olmaya çalışmıştım. Bir saat kırk dakikalık bir uykunun ardından da derse yetişmiştim. Artık devamsızlık yapmamam gerekiyordu, çoğu derste sınırdaydım.
"Senin yakışıklıyla nasıl gidiyor?" Diye sordu kıvırcık saçlarını eliyle geriye iterken Çağla. Benim yakışıklı Pusat oluyordu sanırım. O gün bahçede otururken yanımıza geldiğinden beri, kızlar sorup duruyordu.
"Seviyeli bir ilişki içerisindeyiz." Dedim dalga geçercesine, yalan yoktu. Birbirimizi sırayla vurduğumuz sevgi dolu bir ilişkimiz vardı.
"Gelsene sende bizimle ders çıkışında." Her dersten sonra saçma sapan kafelere gidip dedikodu yapıyorlardı. Erkeklerle dolu sınıfta ne dedikodusu buldukları ise aşikârdı.
"İşe gitmem gerek."
"Müsait olduğun zaman söyle de bir şeyler yapalım."
"Müsait zamanlarımda adam öldürüyorum." Kıkırdadılar. Bana komik gelen imaları anlayacak olsalardı yapmazdım ama o zekâya sahip değillerdi.
"Tamam, adam öldürmediğin bir zaman illaki vardır." Seri katillikte paydos yok, bam bam.
"Ayarlamaya çalışırım, zaten mezuniyete az kaldı. Kıyafet bakarız." Ablama göstermem gereken mezuniyet fotoğrafları vardı.
"Çok güzel olur, hayalimdeki kıyafeti bulmam gerek." Dedi Selenay.
"Ben diktiririm belki." Dedi Çağla'da ancak benim dikkatim onlarda değildi.
Bahçenin uzak bir köşesinde tanıdık bir sima vardı. Alanguva'nın sevgilisi Didem. Sarı saçlarını maşayla kıvırmış, dudaklarına buradan bile belli olan parlaklıkta bir parlatıcı sürmüştü. Oyuncak bebeklere benziyordu, güzeldi. Yapay güzellik ona yakışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
ActionKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...