18.Bölüm: TANRININ CİLVESİ

595K 30.8K 80.1K
                                    

Beğenmeyi ve bol bol yorum atmayı unutmayın lütfen!

Theatre of Tragedy - Venus

Erkin Koray - Yağmur


18.Bölüm: TANRININ CİLVESİ

Güven insan gibiydi, her an değişebilecek pamuk ipliğinde bir duygu. V kimseye güvenmezdi, her şeyden şüphelenirdi. Ama Aşkın öyle değildi, Aşkın ablasına her şeyden çok güvenirdi. Buna rağmen gerçekleri öğrendiğinde gitmeyeceğinin garantisini veremezdi. V kimseye güvenmiyordu çünkü kimsenin onu çıkarsız sevmeyeceğini biliyordu. Aşkın'sa sevdiği herkese güvendiğini sanıyordu ama zaten Aşkın sadece Aşkın değildi ki. Aşkın V demekti, V demek kana bulanmış yalnızlık demekti.

Kimseye güvenmeyen kişi Alanguva değildi, bendim. Abisinin gözlerinde yanıt ararken korkmuyordu, abisine güveniyordu. Yeri geldiğinde artistlik yapmayı da biliyordu! Kimseye güvenmezmiş!

Abisinin onu boş yere namlunun ucuna atmayacağını bilecek kadar güveniyordu.

Sert yağmur damlaları, ekranla kaplı koca cama çarpıyordu. Baybora Alanguva kendinden emin bir şekilde kardeşine bakıyordu.

Ateş gerildi, son cümlenin arından gelen uzun sessizlikle. Evde olduğunu umursamadan bir sigara yaktı ve abisini seyretti.

"Neden?" Diye sordu Ateş sakince. "Neden Aşkın'la çalışmamı bu kadar çok istedin? Ya da beni öldüremeyeceğine nasıl bu kadar güvendin?" Biten sigaramı söndürdüm.

"Sen bir kurşunla öldürüleyemeyecek kadar güçlüsün Ateş, karşında çok zeki sinsi bir katil olabilirdi ama sen ondan daha az zeki değilsin. V'yi yakalayacak tek kişi vardı, o da sendin. Eğer peşinde olmasaydı, asla onu yakalayamazdın." Büyük Alanguva tadımı kaçırmaya başlıyordu.

"Asıl kimliğimi biliyor muydun?" Diye sorarken buldum kendimi.

"Hayır, sadece V'yi istedim. Tüm dünyanın istediği gibi..." Ama neden? Buna asla cevap vermiyordu.

"Onu öldürebilirdim, bunu defalarca kez yapma şansım vardı. Kardeşinin hayatıyla kumar oynadın sen." Sonucu ne olursa olsun, ablamı bir katilin insafına bırakmazdım.

"Ateş için seni zaten tutacaklardı, sadece ben onlardan önce davrandım. Ben hiçbir kumarda kaybetmem Aşkın." Ateş abisini tepkisiz gözlerle izliyordu.

"Hadi diyelim Aşkın'ın hamlelerini tahmin ettin, peki bu nasıl oldu? Tanımadığın birinin ifadesini nasıl bu kadar iyi okuyabileceğini sandın?"

"Bunu yapmak zorundaydım." Dedi sadece.

Yerimden kalktım. "Başlayacağım sana da abine de! Sıkıntılısınız siz, ne sikim yapacaksınız benimle?" Çok bile sakin kalmıştım. Tüm hayatım boyunca ipleri elimde tutmuşken şuan bu iki tehlikeli adamın kuklası olamazdım, olmazdım.

"Düzgün konuş benimle!" Kükrercesine bağırdı Ateş. Sinirden damarları belirginleşmiş, sarıları koyulaşmıştı. Tüm öfkesi aslında, bilgisayar olan abisineydi.

"Düzgün konuş düzgün konuş! Önce sen sana sorulan sorulara nasıl cevap vereceğini öğren narsist puşt." Öfkeliydi, işaret parmağını bana doğrulttu. Birkaç adım attı, bende durur muyum? Hayır tabi. Bende ona birkaç adım attım.

"Sınırlarımı zorluyorsun Aşkın." Dedi kısılan sarılarıyla.

Güldüm alayla. "Öyle mi? Çok korktum şuan." Burun delikleri aldığı derin ve öfkeli nefesle irileşiyordu. Her an birbirimizi parçalayacak gibiydik. Ateş, abisine olan öfkesini benden çıkartıyordu. Yediremiyordu, abisinin onun canını tehlikeye atmış olduğunu.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin