Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçalarım 🔥
Fevgo - Haris AlexiouThe Last Waltz - King Raam, Eendo
40.Bölüm: CANAVAR
Vera bir çocuktu ve hep çocuk kalmıştı, Vera büyüyememişti. Vera biraz saftı, herkese kanardı, çok da korkaktı, dersleri de pekiyi değildi, okuma yazmayı çok geç sökmüştü, hatta el yazısı da çok çirkindi. Mesela kendi adının baş harfini hep yamuk yazardı, bazen kendi yazısını o bile okuyamazdı, sayılarla da arası hiç iyi değildi. Çapım tablosunu hiç öğrenememişti, hep eliyle sayardı.
Sınavlardan düşük aldığında üzülürdü, yüksek aldığındaysa çok mutlu olurdu çünkü ona gururla bakardım. O kimseye şımaramazdı, bir tek bana naz yapardı. Vera kimsesiz doğmuş, kimsesiz ölmüştü.
Mezarını sadece bir kez ziyaret etmiştim, ancak o kadar acı çekmiştim ki bir daha ziyaretine gitmeyeceğim için özür dilemiş ve yemin etmiştim. Vera'nın intikamını almıştım, herkesi tek tek öldürmüştüm. İlk o iğrenç sapıktan intikam almıştım, ilk işkencemi o zaman yapmıştım ama arından kusmaktan günlerce kendime gelememiştim. Vera bana o kadar acı veriyordu ki bir daha adını bile anmamıştım, düşünmemiştim.
Vera ölmüştü, V doğmuştu.
Ama içimdeki ateş hiç sönmemişti, hiç soğumamış ve aksine harla yanmaya devam ediyordu. Ve artık asla sönmeyeceğini de biliyordum zaten.
Elimdeki bilekliği izliyordum, bu bileklikten iki tane vardı. Bendekini asla kimsenin ulaşamayacağı, derinliklere gömmüştüm. Vera'nın bilekliğini ise onun cansız bedenine bırakmıştım. İki bilekliğin de iki tane harfi vardı, V ve A. İkisinin arkasındaki ahşaptaysa iki çocuğun tırnak izi vardı. Bu bileklik, Vera'nın bileğinde bıraktığım bileklikti. Bu bilekliği tutmak onun cansız bileğini tutmak gibiydi.
Saatler boyunca hareket edemedim, yıllar sonra ilk defa bu kadar güçsüz düştüm. Hayatta kalmak için sildiğim tüm anılarımız, sanki bugünmüş gibi taze şekilde canlanmıştı zihnimde. Nefes alıyordum, nefes almak istemiyordum. Nefes almak ağır geliyordu. Bilekliğin lastiğini zorlayarak bileğimden geçirdim, yırtılmadı ama bileğimi o kadar sıktı ki tenim kızardı.
Bacaklarım üstünde doğruldum, kambur belimi düzelttim. Önce odadan çıktım, ardından cam kapıyı açarak evden. Çıplak ayaklarımla toprak zeminde yürüdüm denize doğru. Ne zamandır dışarıda fırtına başlamıştı bilmiyordum ama o kadar kuvvetliydi ki asırlık ağaçlar yerlerinden çıkacakmış gibi sallanıyorlardı, yağmur yağıyordu ama rüzgarın şiddeti yağmuru da sürüklüyordu. Saatler önce Ateş'in dokunuşlarıyla açılan saçım, şimdi rüzgarın dokunuşlarıyla birbirine girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
ActionKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...