8.Bölüm: KAYBEDİŞ

567K 32.3K 56K
                                    


Florance +  the machine - Seven Devils

Ellerim kanlıydı, gözlerim, dudaklarım, hislerim... Her yerime kan bulaşmıştı. Her cinayetin ardından duş alıyordum ama kimi kandırıyordum. Asla arınmıyordum.

Aynaya baktığımda bir insan görmüyordum. Yüzü kanlar içinde bir canavar görüyordum, en kötüsü ise bundan rahatsız olmuyordum.

Ben kötü doğmuştum, hep etten bir bedenin arkasında gizlemiştim canavar ruhumu.

Kötüleri öldürmek, seri katil olmak... Hepsi bahaneydi. Öldürmeyi seviyordum, kana açlık duyuyordum. Ellerimle bir nefesi kesmek bana doyumsuz bir zevk veriyordu. Hastaydım, asla normal bir insan olamayacaktım. Olmakta istemiyordum zaten ama üç hafta sonra ablam çıktığında içimdeki şeytanı nasıl gizleyecektim?

Zekam bir lanetti.

O lanetin içinde her gün canlı canlı gömülüyordum.

Parmaklarım arasındaki ilacı dudaklarıma götürdüm, susuz yuttum.

"Nasıl su olmadan içebiliyorsun aklım almıyor." Üstü çıplak Güray girdi odaya. Elindeki kupayı uzattı. Sıcak kahveden bir yudum aldım. Sevdiğim gibi sert yapmıştı. Dakikalardır beni bırakmamak için bahane uydurup duruyordu.

Omuzlarının birkaç parmak üstünde biten altın sarısı saçları ona yakışıyordu. İri olmasa da zayıf bir bedeni yoktu. Geniş denilemeyecek kasları ve bebeksi yüzüyle yakışıklı bir adamdı Güray. Koyu gözlerini ilgiyle yüzüme dikmiş, dudaklarımdan çıkan bir kelime bekliyordu.

"Amerika'dan döneli bir ay olacak neredeyse, bir türlü açmadın aramalarımı. Nereden esti sabaha karşı gelmek?" Omuz silktim.

"Canım istedi."

"Orada da arıyordum seni, ulaşamıyordum."

"Bildiğin gibi çok meşgul bir insanım." Dedim alay eder bir tavırla ama o bunları sorun yapmazdı. Az çok tanıyordu. Tabi V'y değil.

"Özledim seni." Kaşlarımı çatmamla sıkıntıyla nefesini verdi. Çarşaf karnıma kadar örtülüydü, bakışları siyah sutyenimden taşan göğüslerime gitti. "Yani şunlara baksana, kim özlemez ki?" Diyerek çapkınca göz kırptı.

Bana karşı hisleri vardı ancak bunu her dile getirmeye çalıştığında sert çehremle karşılaştığı için cesaret edemiyor ve keskin bir u dönüşü yapıyordu.

Güray'la üniversitede tanışmıştık, benden iki sınıf üsteydi. İki yıl önce mezun olmuş ve yüksek lisans için Amerika'ya gitmişti. Zekiydi, insanların tavırlarını inceler ve ona göre yaklaşırdı. Yakışıklılığını da çok güzel kullanırdı.

"Hala sakalların çıkmıyor mu?" Sorumla yüzünü buruşturdu.

"Bebeksi yüzüm, üstünde kıl çıkmayacak kadar mükemmel." Dedi bozularak, köse olduğunu böyle yumuşatarak kabulleniyordu.

"İşe başlayacak mısın?"

"Biliyorsun, Amerika'da ünlü bir Türk firmasıyla çalışıyordum. Yok canım nereden bileceksin? Telefonumuzu açtığın mı var?"

"Geçen yıl geldiğinde anlatmıştın ya." Kahve bardağımı kenara koyup bir sigara yaktım.

"Tabi yatağımda, odamda sigara içebilirsin. Hiç sıkıntı yok." Laf sokuyormuş gibi yapıyordu ancak gitmediğim için ne kadar mutlu olduğunu görüyordum. "O şirketin buradaki şubelerinde devam edeceğim. Ama biraz faklı, şirkette değil de daha farklı bir yerde çalışacağım."

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin