Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçalarım 🔥
Run That - Naomi Wild
Kanıyorduk - Redd
Welcome To The Jungle - Tommee Profitt, Fleuire
Falmes - Tedy
52.Bölüm: ÜÇÜNCÜ İHTİMAL
V suçluydu, vahşiydi, güçlüydü... V gerçekti.
Hayat ne kadar kirliyse o da o kadar kirliydi. Hayat ne kadar vahşiyse o kadar vahşiydi. V hayattı.
V Karanlığa gömülmüş hayatların yansımasıydı.
İlk başlarda V olmak, masumların hıncını almaktı ancak artık bu amaçtan sapıyordum. Her geçen gün daha da vahşileşiyordum, bunu durduramıyordum. Bu yolun sonunda bir seçim yapmam gerekirse ne yapacağımı bilmiyordum. Her geçen gün daha fazla öldüğümü hissediyordum. Yaşadığımı hiç iddia etmemiştim, nefes almak yaşamak değildi ama artık sanki yaşıyordum. V olmak ölmek demekti, onunla olmaksa yaşamak için bir umut demekti.
Vücudumdaki ağrı öyle şiddetliydi ki; ne kaptanın eğitimlerinde ne de yaşadığım işkencelerde hissettiğim bir ağrıydı. Beynim sanki ortadan ikiye ayrılıyormuş gibi şiddetli bir acıyla sarsılıyordu. Gözlerimi zorlukla araladığımda ilk gördüğüm şey beyaz tavandı. İlaçların sevmediğim kokusu burnumdaydı.
Boğazım o kadar kuruydu ki yutkunamadım. Gözlerim etrafta gezindi, son teknolojiyle dizayn edilmiş, daha önce gördüğüm bir yerdi. Alanguva adasının tesisindeki odalardan biriydi burası.
Ateş hemen karşı çaprazımda, tekli krem rengi bir koltukta oturuyordu. Yüzü ve gözleri o kadar yorgundu ki, bu yorgunluk hareketlerine yansımıştı. Yavaşça doğruldu, beyaz buruşuk tişörtü ve uzamış sakallarıyla yanıma yakınlaştı.
"Çok şükür." dedi nefesini verirken. "Uyandın."
"Ateş, neler oluyor?" derken vücudumdaki ağrı hala yerini koruyordu ama bunu bastıran daha büyük bir acı vardı. Elim enseme uzandığında Ateş elimi tuttu.
"Hatırlamıyor musun?" dediğinde elinden çektim elimi ve enseme dokundum. Saçlarımın bitimindeki sargıya dokunduğum an gözlerimi yumdum. Kaçırılmam, seri katil, Giovanni'nin ölümü, odaya giren insanlar... Her şey çok bulanıktı, seri katilin bedenini hatırlıyordum ama yüzü yerine koca bir boşluk vardı. Ensemdeki acı da tanıdıktı, enseme bir cihaz soktuklarını hatırlıyordum.
"Çip," dedim yerimden doğrulmaya çalışarak. Yatağın kenarına oturdu Ateş. Önce hiçbir şey söylemeden sıcak dudaklarını alnıma bastırdı, ardından da kendini sakinleştirmeye çalışır gibi saçlarımı okşadı.
"Çip hakkında neler hatırlıyorsun? Bunu sana yapanları hatırlıyor musun?" derken ses tonunu sakin tutmaya çalışsa da gerginliğini hissediyordum.
"Buraya nasıl geldim?" Ben kalkmaya çabalayınca Ateş de yatağın başlık kısmını kaldırdı ve sırtımı yaslamamı sağladı.
Başım o kadar ağrıyordu ki konuşmak bile zor geliyordu, elim alnıma gittiğinde kaşları çatıldı.
"Çok mu ağrın var?"
"Ağrı kesiciye ihtiyacım var."
"Zaten yüksek dozda ağrı kesici kullandık. Dinlenmen gerek, başını kaldırma lütfen." Hissettiğim ağrıyla yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
ActionKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...