Çok sevdiğim bir romanın satırları arasında, "Yaşamımda ilk kez, aynı anda hem gülmek hem de ağlamak istedim." diye bir cümle geçiyor ve ben şu an, Harabe Serisi'nin ilk romanını bitirişimle, tam olarak bu cümlenin ruhunu kalbimin içinde taşıyorum. Yıllarca hayalini kurduğum bir başarıyı avuçlarımın arasında tutuyorum. Öyle ki elime benim dünyamın en değerli meşalesini almış biri olarak, içinde bulunduğum şu dakikalarda binlerce şey söylemek istiyor hem de hiçbir şey konuşmadan, uzak bir tebessüm olarak bu satırlarda yerimi bulmak istiyorum.
Derinlerde bir yerlerde gizlenen, minicik bir kıvılcımın oluşturduğu alevlerin arasındayım. Sözlerimi, geçmişimi, bakışlarımı tanıyordum. Hala kalbimden geçenlerin gerçek anlamını biliyorum. Ben, hala neden yazdığımı, neyi amaçladığımı biliyorum. Yıllar önce, olması gerekeni sevmek, kendimizi tanımak ve bazı hislerin yıkımı üzerinde daha gerçek anlamlarla durmak gerektiğini düşünüyordum ve şimdi de aynı şeyleri düşünüyorum. Yazıyorum çünkü hayatın, yaşanılabilir yer olduğuna, tarafımıza karşı yapılan kötülüğün dahi bize sonrasında iyi bir şeyler kattığına, kendimizi, sadece bir tane olan yaşama şansımızı, ruhumuzu, umutlarımızı önemsememiz gerektiğine inanıyorum. Buna inanmanızı umuyorum. Ara vermeden ikinci romanı buraya bırakacağım, vefalar, iyi okumalar diliyor, yolcuğunuzun sizin için en iyisi olmasını, Harabe Serisi'nin size özel bir şeyler katmasını diliyorum.
Beria.
6.3.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARABE (MAİN)
Teen FictionRuhumun kızıllığında sonsuz bir acıyı doyuran asi pişmanlığın çığlıkları adımlarımı hızlandırıyor. O çığlığa dolanarak azar azar yağmaya başlayan yağmur, bedenimdeki soğuğu kalbimin etrafında topluyor. Kimsenin sesi duyulmuyor. Kumsala, gül yaprakl...