"Benim canım oğlum,
Henüz kucağıma alıp kokusunu içime doya doya çekemediğim, beni yaşamdan, umudumdan, nefes alıp verişlerimden koparan her şeye bir şekilde dayanıp, kemiklerimi bir bir, acıyı iliklerime kadar hissettirmek istiyorlarmış gibi gelen zamanı bu noktaya kadar sırf karnımdaki kıpırtılarına, hiç duymadığım sesine tutunarak getirdiğim, canım evladım, bebeğim,
Minicik bir gülümsemem kalsaydı eğer varlığımda sıkı sıkı sarılmak için pes etmeyeceğim, en sevdiğimden kalan tek parçam, oğlum, sana okuduğum şiirlerden, söylediğim şarkılardan ama en çok da ağlayışlarımdan sesimi tanıdığını biliyor, bu sefer büyük bir sessizlik içerisinde kalbimi duymanı diliyorum. Eğer beni, düşüncelerimi hissedebiliyorsan ki bundan hiç şüphe duymuyorum, bana kızdığını da biliyorum. Hak ettiklerini sana veremeyeceğim, seni bir kez olsun kucağıma alamayacağım için çok üzgünüm. Sana yaşama şansı veremeyeceğim için çok acı çekiyorum ama başka türlüsüne de yetemiyorum. Yapamıyorum. Baban olmadan tutunmaya çalıştığım bu dünyada, onun, varlığıma sonsuz bir karanlık gibi düşen yokluğuyla daha fazla devam edemeyeceğimi, bunun benim için en yanlış seçenek olduğunu kabullendim ve sana yaşama şansı vererek, bu kararımı asla gerçekleştiremeyeceğimi de biliyorum. Seni bu dünyada tek bırakamayacağımı da seninle hiçbir şey olmamış gibi yaşayamayacağımı da biliyorum. Canım, canımdan canım, kızma bana.
Ben, seninle beraber babanın olduğu o güzel diyarlara gitmek istiyorum.
Sana bir ömür acıyla yaşayan, kısık gözlerle ölümü bekleyen bir anne olarak eşlik edemem, babanı çok özlüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARABE (MAİN)
Teen FictionRuhumun kızıllığında sonsuz bir acıyı doyuran asi pişmanlığın çığlıkları adımlarımı hızlandırıyor. O çığlığa dolanarak azar azar yağmaya başlayan yağmur, bedenimdeki soğuğu kalbimin etrafında topluyor. Kimsenin sesi duyulmuyor. Kumsala, gül yaprakl...