Barış nazikti dostlarım. Bir miktar korumacı ve çokça eğlenceli. İşte çalışırken arada şefi delirtip kendimi mutfaktan kovduruyordum, o sırada o gürültüden korkup kaçacağım tek yer Denizaltı oluyordu. Barış oradaydı çünkü. Orada bir masada oturmuş sanki benim kovulmamı bekliyordu. Kaç kere gidip korkudan arkasına saklandığımı unutmuştum. Mesut Şef kızınca bambaşka bir insan oluyordu ve elinde her daim bir bıçak vardı.
Barış her defasında beni alıp bir tur bowlinge sokuyordu, kendime geliyordum o zaman. O sırada da şefin öfkesi dinince garsonlardan birini gönderip beni çağırttırıyordu. Böyle geçiyordu günler.
Hayatıma giren sanki Ceren veya Hakan Bey değildi de Barış'tı. Karar vermek çok zordu ama bir parçası haline gelmişti. Hayatımın... Sanki hep varmış gibi. Kahverengi gözlerini kısıp da uzun boyunu bana eğdiğinde, karamel ormanlarını daha yakından görme fırsatı elde ettiğimde kalbimde anlamsız şeyler oluyordu. Sanki bu bir kalp krizi gibiydi ama tam olarak adlandıramıyordum. Hastalanmış olmaktan korkuyordum ama içindeki arsız ses hasta değilsin aptal diyordu. Hasta değildim de neydim peki?
Barış bana baktığında elimi ayağıma dolaştıran o his neydi? Bana saçma sapan bir şeyler söylediğinde işin ucu tartışmaya çıkana kadar beni onunla konuşmaya zorlayan bu hissin bir tanımı var mıydı yeryüzünde? Yoktu bence. Şimdi az önce söylediği kelime kalbimde bir miktar depremlere sebep olsa da aksi gibi onunla didişip, hatta işi abartarak küsüp saçma sapan yürümeye başlamıştım. Biliyordum ki o düğünde beni bulup barışmaya çalışacaktı.
Benimle bazen barışma çabaları öyle çok hoşuma gidiyordu ki zamanla bu alışkanlık haline gelmişti. Barış'ı her daim sinir edip çoğu zaman zeytinyağı gibi üste çıkmakta ustalaşmıştım ama şimdiki bir bahane miydi ben de emin değildim. Onun gözünde daha önce güzel durmamak damağıma safra tadı gibi iğrenç bir tat bırakıp öfkelendirmişti beni.
Caddeden gelip geçen herkes bana bakıyordu. İçlerinden ne diyorlardı kim bilir? Süslenmiş püslenmiş dışarı çıkmışım. Kendi halime daha da sinirlenirken omzumdan birinin sertçe tutup çekmesiyle sendeledim. Nazlı vardı arkamda. Nefes nefese kalmıştı bana yetişirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı ama Çılgın (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteTatlı ama Çılgın | Kahverengi Ajanda Serisi ● 1 ○○○ Bu bir grup çılgın gencin tatlı hikâyesidir! Bir yanda dört çocukluk arkadaşı bir yanda beş lise arkadaşı... Bu iki arkadaş grubu iki ayrı dünyaların insanı olabilir, bazıları çok çılgın olabilir...