Dokuz katlı apartmanın önünde durduğumuzda direksiyondaki ellerimle ritim tutuyordum. Ceren'e çevirdim başımı. Onları arama işi kesinlikle ona aitti.
"Arasana," dediğimde kulağındaki telefonu gösterdi bana. Daha sonra apartmandan inen bir grup gördüm. Merdivenlerden düşe kalka indikten sonra geniş kaldırımda koşarak yakındaki durağa attılar kendilerini. O esnada anlamıştım Doğal olduğunu.
Saçları rüzgârda özgürce savruluyordu ve her zaman olduğu gibi çevre umurunda bile değildi. Hoplaya zıplaya yürüyordu sokaklarda. Neşesi yerindeydi anlaşılan. Dün o kadar ağlayarak ortalığı yıkan kız mıydı bu şimdi? Uzaktan bakarken Doğal'ın telefonu çaldı. Ceren de o sırada benim baktığım yere bakıyordu. Doğal arkadaşlarına eliyle bir dakika yapıp telefona cevap vermişti. Şimdi daha da az hareket ediyordu ama yine de yerinde duramıyordu.
"Doğal merhaba, ben yine arıyorum ama durağın önündeki beyaz arabaya baksana bir," dediğinde anında arabayı buldu o mavi gözler.
"Gelsenize, gideceğiniz yere kadar biz bırakalım. ... Aaa neden ki? ... E ama biz-" derken sözleri yarıda kesilmişti çünkü önümüzde bir otobüs durmuştu. Ne olduğunu anlamadan Doğal ve arkadaşları otobüse binince Ceren'e döndüm hemen.
"Gelmiyorlar mı?" diye sorunca anlamayarak başını salladı.
"Hayır. Kuaföre gitmem gerek bizimkilerle olmaz, dedi kapattı. Bu kız sabah iş arayacağım dememiş miydi?" diye sorunca harekete geçen otobüsün peşinden ben de ilerlemeye başladım. Cidden bu kız insanı yoruyordu. Durup bir dakika dinleme zahmeti bile göstermiyordu ve kendi bildiğini okuyordu. Böyle bir insan ömrümde görmemiştim. Bu kadar burnunun dikine giden...
"İş bulduk gelin diyemiyoruz resmen, bu nasıl iş Allah aşkına? Yürü şunları toplayıp gidelim en iyisi," dedim usanmış bir sesle.
Otobüsün yanında kırmızı ışıkta durunca etraftaki insanları rahatsız etmemek için korna çalmıyordum ama otobüste hiçbir yere tutunmadan ayakta kalmaya çalışmalarına da anlam verememiştim. Bunlar canlarına falan susamıştı galiba. Kollarını kendi bedenlerine sarmış karşılıklı gülüşüyorlardı. Bu kadar eğlenceli olan neydi?
Doğal Sonay
Nazlı ile iddiaya girmiştik. Otobüsten inene kadar düşmeden ve bir yere tutunmadan kalırsak Berkay'a birkaç defter ve roman aldığımı söylemeyecekti. Bu iddiadan tabii ki Berkay'ın haberi yoktu ama ortada bir iddia olduğunu biliyordu. Sadece içeriği gizliydi o kadar.
Otobüste zaten oturacak yer yoktu. İkimiz de kollarımızı birbirine sarmış bir şekilde otobüs ne yöne hareket edersek kaçıp duruyorduk ve aptal gibi halimize gülüyorduk. Bu bizim sabah neşemizdi. Huysuz uyanıyordum sabahları ama dostlarımla ne zaman bir araya gelsem o huysuzluğum arka plana itiliyordu ve kendimize eğlenecek bir yığın şey buluyorduk.
"Doğal düşeceğim valla," dedi Nazlı dengede duramayarak. Gülüşü arasına serpişen korkulu cümlesine aldırış etmedim.
Otobüs hızlanmıştı yokuş aşağı inerken. Etraftaki yolcular delirdiğimizi düşünüyordu büyük ihtimalle ama bizim en normal hayatımız böyleydi. Ben de Nazlı gibi sağa sola sallanırken saçlarım önüme geliyordu sürekli. Beni iyice rahatsız etmeye başlamışlardı.
"İddiaya girdik, geri dönüşü yok biliyorsun."
Şoför Bey sağ olsun öyle bir fren yaptı ki o an kafamı koca cama çarpmak zorunda kalmıştım. Yan taraftaki arabadan kulakları sağır eden bir korna sesi duyunca afalladım ama Berkay'ın bana doğru hızla gelmesi, ona dönüp saçlarımı çekmeme ve durması için elimi kaldırmama sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı ama Çılgın (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilTatlı ama Çılgın | Kahverengi Ajanda Serisi ● 1 ○○○ Bu bir grup çılgın gencin tatlı hikâyesidir! Bir yanda dört çocukluk arkadaşı bir yanda beş lise arkadaşı... Bu iki arkadaş grubu iki ayrı dünyaların insanı olabilir, bazıları çok çılgın olabilir...