"Sen ciddi misin?" Baş aşağı sallandığım yerden doğrulmaya çalışırken Barış hâlâ yürüyordu. Parktan da epey uzaklaşmıştık. Hayır, Nazlı gelmişti o kadar zaman sonra benim onunla olmam gerekirken Barış beni nereye götürüyor olabilirdi ki?
"Hı-hı... Seni kaçırıyorum derken ciddiydim," dedi Barış beni biraz daha sıkı kavradığında. Dudak büzüp kollarımı tekrar aşağı sarkıttım ama yorulmuştum böyle durmaktan. Karnım ağrıyordu.
"Tamam, indir artık ya. Valla midem kalktı iyice. Başım ağrıdı." Sıkıntılı sesimden ürperdiğini hissettiğimde birkaç saniye sonra ayaklarım yere bastı. Darmaduman olan saçlarımı arkaya yatırırken Barış tulumumun askılarını düzeltip koluyla beni sarıp sarmaladı. Yapışık ikiz gibi yolda sersem adımlar atarken beynimde bir ton soru fink atıyordu.
"Barış sana bir şey diyeceğim." Ciddi sesim ortamın belki de romantizmini bozuyordu ama yapacak bir şey yoktu.
Kafamı kaldırıp sevgilimin aşık olunası çehresine baktığımda ara ara onu gördüğüm ilk an geliyordu aklıma ve hüzünleniyordum. Huzurlu bir hüzündü ama bu. Aksi mümkün değildi. Onunla ne zaman geçmişe gitsem daha güçlü şimdiye dönüyordum. Çünkü çok şey atlatmıştık ve atlatmaya da devam ediyorduk.
Barış beni sardığı eliyle çenemi okşarken, "Sana ciddiyet yakışmıyor ama sen söyle yine de," dedi.
Gözlerimi devirerek güldüm sadece. "Ben Payam'a taşınma kararı aldım. Bir tane pastane buldum orada. Şirketi satıp buradaki işleri de düzene soktuktan sonra ben yeni bir sayfa açmak istiyorum."
Barış'ın sertçe yutkunmasının ardından sadece dişlerimi birbirine sürterek vereceği cevabı bekledim. "Payam nereden çıktı şimdi? Ne pastanesiymiş burası?" dedi düz bir sesle. Gerilsem de belli etmedim hatta daha sıkı sarıldım ona.
"Şöyle ki; aslında Samyeli'nden döndükten sonra Berkay bizim eve geldi. Berkay bir karar verdim, dedi. Biz biraz dertleştik. Biraz araştırmış da, bizim evin Pembe'si sanırım askeriyede çalışmak istiyor. İyi bir yerde staj bulmuş. Şimdi bu yaz stajı için bir psikolog kadının yanında kendine staj ayarlamış ama bu kadın Payam'da. Payam'da olmasını bırak SOFA adına çalışan askeri ehliyeti bulunan bir kadın. Oradaki kadının yanında yapacağı staj bitince de geri buraya dönüp üniversiteyi bitirecek ve bitirince de o kadının yanında işe girmeye çalışacak. Kısacası askeriye için hizmet veren bir hastanede çalışmayı çok istiyor ve inanmayacaksın ama Berkay bunun için bir sürü bağlantı bile bulmuş kendine. Resmen oraya gidecek. Ben de birdenbire kendimi orada ortak olabileceğim bir iş yeri ararken buldum; çünkü bir sürü para geçecek elime. Ben o parayı yönetemem pek... O sebeple kendime yepyeni bir sayfa açmak istiyorum. Payam'da. Yani Berkay'ı yalnız bırakmak istemiyorum."
Sözlerime nefes alarak ara verdiğimde Barış sadece uzanıp alnımdan öptü ve çenesini başıma yerleştirip yürümeye devam ettik. Caddeleri arkamızda bırakırken yürüyerek nereye varmaya çalıştığımızı bulmaya çalışıyordum.
"Olur. Payam da yavru vatan sonuçta. Ha Kıbrıs ha Payam ne fark eder? Sen istiyorsan gideriz. Denizaltı'nı büyütmeyi istiyordum ben de. Sadece burada bir şubesi olmamalı zaten. Çok rağbet görüyor. Şehir dışından gelenler çok," deyince başımı kaldırıp yüzüne baktım ciddi olup olmadığını merak ederek. Çünkü sesi öyle kesin ve netti ki şaşırmamak elde değildi.
"Nasıl ya? Gerçekten benimle gelebilir misin? Ama ya baban, buradaki işlerin ne olacak? Payam'da kimseyi tanımıyorsun. Hiç gitmedin bile."
Barış aksi bir keyif ve bir tutam da egoyla, "Ben Londra'ya da daha önce ayak basmamıştım. Türk okullarından öğrendiğim İngilizce'yle iki buçuk yıl yaşadım orada. Başka bir vatan toprağında da elbet hayata tutunuruz Doğallık. Yeter ki sen iste," dedi. Dudaklarımı büzerek gülerken iki kolumu da beline sarıp iyice göğsüne saklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı ama Çılgın (TAMAMLANDI)
Fiksi RemajaTatlı ama Çılgın | Kahverengi Ajanda Serisi ● 1 ○○○ Bu bir grup çılgın gencin tatlı hikâyesidir! Bir yanda dört çocukluk arkadaşı bir yanda beş lise arkadaşı... Bu iki arkadaş grubu iki ayrı dünyaların insanı olabilir, bazıları çok çılgın olabilir...