Liglerin başlamasına sadece birkaç saat kalmıştı. Daniel tam da dediği gibi antrenman sayılarını arttırmış, aşırı sıkı ve yorucu bir ay geçirmiştik. Hırslı bir adamdı ve o kupayı kazanmak istiyordu, bizi ölümüne çalıştırsa bile..ki çalıştırmıştı da.
Heyecanımı azaltmak için kendimi koltuğa atıp gözlerimi kapadım. Derin nefesler alıp verirken iyi şeyler düşünmeye çalışıyordum sadece. Etkisi olduğu söylenemezdi ama yinede elimden başka bir şey gelmiyordu. Ben heyecanıma yenik düşersem takımda benimle birlikte düşerdi. Bu yüzden sağlam olmamıydım.
"Evet, bahisler açılsın birincilik getiren takım ne yapıyor?" Jungkook'un eğlenen sesini duyduğumda ona döndüm. Yıllardır bunu yapıyorduk. Eğer bir takım birincilikle ligi bitirirse söz verdiği her şeyi yapmak zorunda kalıyordu. İki sene önce Hoseok hyung saçını kazıtmış, dört sene önce de Taehyung herkese 1 milyon dağıtmıştı. Geçen sene ise bütün takım ağda yaptırmıştık.
"Ah..zorunda mıyız? Lütfen düzgün şeyler söyleyin. Söylediğinizi içinde düşünün sonra çıkanıda bi dinleyin mantıklı mı diye." Diye mırıldandı Yoongi, kolları Beck'in omzuna sarılıyken. Onların bu halini görmemle ister istemez gözlerimi devirdim.
Yoongi'ye, Ji Ho ve yaptığını anlattığımız günden beri benimle konuşmuyordu. Onunla eğlendiğimi düşünüyordu söylemeyerek. Halbuki içimde yaşadıklarımı bilseydi. Beni kaç senedir tanıyordu, böyle düşünmesi onun hatasıydı. Asla öyle bir şey yapmayacak biri olduğumu bilmesi lazımdı.
Bir ay içinde nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Beck ile yakınlaşmışlardı. Sevgililer miydi bilmiyorum ama kesin bir şeyler oluyordu aralarında. Kalbindeki acıyı başka biriyle dindiriyordu. O da Beck olmuştu.
Sanırım onları böyle görmeye alışmıştım. Seokjin hyungun dediği gibi ona bi yol göstermiştim. Ama o .. kabul etmemişti. Sorun değildi. En azından denemiştim.
"Hepinize benden araba." Namjoon'un gür sesini duymamla daldığım yerden gözlerimi alıp çocuklara döndüm.
"Ah, az önce ne dedim ben.." Yoongi, Namjoon'un cümlesine karşı sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Kulüpte ki tek aklı başında olan insanın o olması onu zorluyor gibiydi.
Herkes şaşkınlıkla Joon'a bakarken " Bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum hyung." Demişti Tae hepimizin düşündüğünü derken. Namjoon hyung göz kırparak oturduğu yerde daha bi yayıldığı sıra "Jungkook'u satabilir miyim?" Diye mırıldandım çaresizce. Bu sene ki tek isteğim buydu. Herkes bu çaresiz halime gülerken "Evet hyungdan çok güzel bi teklif geliyor. Aşık olduğu kişiyi itiraf etme." Jungkook o piçimsi sırıtışı ile bana bakıyordu.
Herkesin oolamaları ardından şaşkınlıkla bu kadar heyecanlanan çocuklara bakarken "Ağzımdan öyle bişi çıkmadı bile. Saçmalama." Diye bağırdım anında.
Bu çocuk benim ellerimde ölecekti.
"Hayır, Jungkook doğru söylüyor. Dedin bunu duyduk biz. Kim olduğunu söylüyorsun tamamdır." Demişti Seokjin hyung heyecanla. Bunu söylemeyi hayal bile edemiyordum, alıcağım tepkiler beni fazlasıyla endişelendiriyordu çünkü. Onu da geçtim şu an ikimizin arasında ki bu garip hava her şeyi bozmaya yeterdi bile.
"Yok öyle bir şey kardeşim. Rüyanızda görürsünüz."
"Neden? Bu kadar korkak olmana gerek yok. Alt tarafı hoşlandığını itiraf ediceksin. "Beck'in alayla gülerek bana bakan bakışlarını hissettiğimde ona döndüm. "Artık çocuk değiliz."
Etraftaki havanın anında değişmesiyle sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Bana laf atmasına gerek var mıydı? Sevgilisinin kolunun altında, alayla bana bakıyordu. Bu sinirimi bozmuştu. Herkes ortamın gerildiğini hissetmiş olmalı ki susmuştu.
"Haklısın artık çocuk değiliz. Ama bilirsin..bu tarz duygular özeldir." Aynı onun gibi alayla gülerek ona baktığım da sinirlerimi bozduğunu ona belli etmek istemiyordum. Benimle uğraşacak bir değeri yoktu. "Herkesin senin gibi kendini kolayca satmasını bekleyemezsin. "
Duygularına yenik düşen bir adamdan yararlanmaya çalışıyordu, her halinden belliydi. Bunun farkındaydık çocuklarla ama Yoongi.. gözü kör olmuştu resmen. İşler nasıl bir anda böyle olmuştu aklım almıyordu. Herkes gülmesini tutmaya çalışırken Yoongi hyungun sinirli sesini duydum.
"Jimin!"
"Bana az önce orospu mu dedi?" Dedi Beck şaşkınlıkla Yoongi'ye bakarken.
"Hayır. Ama bilirsin.." En yapmacık gülümsememle ona bakarken kendini bu kadar iyi tanıması beni keyiflendirmişti. Bana sataşırsa anca böyle sevgilisine ağlardı işte. "Yarası olan gocunur. "
"Park Jimin, yeter!" Yoongi'nin bana sinirle bağırmasıyla ona döndü bakışlarım. İlk defa bana bağırıyordu. Yüzümde ki gülüş yavaşça solarken kalbimin acıdığını hissetmiştim. Gerçekten bana karşı hiçbir şey hissetmiyordu. Artık eski yakınlığımız da gitmişti.
Beni kardeşinden bile el üstünde tutan bu adam her şeyi bir kenara atıp, aptal bir çocuk için bana bağırmıştı.
Taehyung durumu anlamış gibi hemen "Her neyse biz asıl konumuza dönelim. " Demişti. Histerik bir şekilde güldüğüm sırada gözlerimi Yoongi'den alamadım, gerçekten o öpücüğün onun için hiç bir anlamı yoktu. Bunu daha bir iyi anlamıştım. Bana karşı beslediği tek duygu nefretti. Ne beklemiştim ben de bilmiyorum, büyük ihtimalle anlık olarak ihtiyaçları doğrultusunda bana karşılık vermiş olmalıydı. Bunun tek açıklaması buydu.
"Eğer Jimin söylerse her iki takımdaki herkesi babamın otelinde bir haftalık tatile çıkarıyorum." Dedi Jackson, konuyu değiştmek için beni gaza getirmeye çalışırken. Herkesin heyecanla bana baktığını farkettiğimde kendimi toparladım. Eğer onun için bi önemi yoksa benim içinde yoktu, artık bu konu kapanmıştı. "Söylerse bende hepinize han nehrinden ev alıyorum." Demişti Taehyung.
"Senin o kadar paran yok bi kere boş atma ortaya.." Diye bağırdım sinirle yastığı kafasına atarken. Tamam biraz sert olmuştu. Çünkü bunu aslında karşımda oturan çifte atmak istemiştim. Yinede kendimi tuttuğum için kendimle gurur duyuyordum. Evet sadece onları zihnimde birçok farklı yöntemle öldürmeye devam edecektim sadece.
"Babamın var ama." Demişti bana dil çıkarırken. Ben onun bu haline gözlerimi devirerek olanları takip etmeye çalıştığım sırada Jungkook oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi.
Arkama geçmesiyle ellerini omuzlarıma koyduğunu hissettim. "Hyung bu kadar güzel tekliflerden sonra yapmama ihtimalin yoktur heralde?"
"Hiç biri ilgimi çekmiyor. Hepsini kendi paramla alabilirim ." Diye mırıldandım gülerek hepsine bakarken. Asla böyle bir şeyi söylemeyeceğimi biliyolardı, zoru oynayacağımı da.
"Tamam tamam.." Dedi Taehyung ayağa kalkarken. "Teklifin nedir?"
"Bana böyle şeylerle gelin.." Diye mırıldandım arkama yaslanırken. Hepsini yapsalarda tabii ki de asla söylemiycektim. Bunu kimse bilmemeliydi.
"Biraz eğlence zamanı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper [Yoonmin]
FanfictionVoleybol takımının kaptanı Park Jimin vs Basketbol takımının kaptanı Min Yoongi.. -angst