Goodbye||42

2.5K 181 173
                                    



"Buna emin misin?"

"Bunu yapmak istiyorum." Sorulan bilmem kaçıncı soruya cevap verdiğim sırada, sabrımın son damlalarını taşıdığımı hissedebiliyordum.

"Doktorunla konuşursak daha iyi olur sanırım." Jungkook'un söylediğine katıldığını belli eden Namjoon hyung, "Böyle bir şeyi yapmana asla izin vermez." Dediğinde arkasından Hoseok hyung nedenini söylemişti. "Çünkü kendini zorlayacaksın."

"Bunu yapmalıyım." Benim için endişeleniyorlardı, bunun farkındaydım fakat beni anlamaları lazımdı. Bu çıkacağım son maç olacaktı. Ne olursa olsun, ne kadar kötü olursam olayım o sahaya son kez de olsa çıkmalıydım.

"Zorunda değilsin Jimin." Seokjin hyung yanıma oturmuş sıkıca elimi tuttuğunda yerde dolanan bakışlarım onlara döndü. "Hayır anlamıyorsunuz. Bunu ne olursa olsun yapacağım. Bu benim son maçım olacak, eğer ki voleybol hayatım bitecekse, onurlu bir şekilde bırakmak istiyorum." Bunun bir son olacağını biliyordum ve bunu güzelce bitirmek istiyordum. Onlardan bunu anlamalarını beklemiyordum sadece yanımda olsalar yeterdi.

"Bunun için çok uğraştım, geldiğim yere ulaşmak için neler yaşadığımı bilmiyorsunuz. Vücudum pes etse dahi devam ettim, kanımı terimi gözyaşımı. Ben tüm hayatımı o sahaya adadım ve şu an.. onu devam ettiremeyecek bir durumda olmak beni öldürüyor. Verdiğim tüm emekler boşunaydı, hiçbirinin bir anlamı yoktu. "Dolan gözlerimi hissedebiliyordum, onları tutmak her bir saniye daha bir imkansız hale gelirken karşımda gördüğüm adamların suratında ki ifade her şeyi daha bir zorlaştırıyordu.

Geriye dönüp baktığımda, şu an olduğum yere gelmek için birçok şeyden taviz vermiş, birçok hata yapmış, fazlaca kendimi zorlamıştım. Tüm engellere rağmen her zaman ayağa kalkmıştım fakat bu seferki beni sanki yere betonlamıştı tekrardan ayağa kalkmamam için. "Eğer ki öleceksem o sahada son maçımı oynamadan gitmek istemiyorum, sizinle o sahada eskisi gibi oynamak istiyorum."

Voleybolun benim için birçok anlamı vardı. Bazen beni fazlasıyla yıpratsa da hayatımın büyük bir parçası olmuştu. Çocuklarla bir araya gelme sebebimizdi, bu boş dünyada tutunabildiğim ve iyi olmak istediğim tek şeydi.

"Emeklerinin hiçbiri boşuna gitmedi hyung, şu an olduğun yere gelmeni sağladı." Jungkook ayak ucuma çökmüş suratında ki minik tebessümle birlikte nazikçe gözyaşlarımı silmişti.

"Bunu yapmam lazım." Diye mırıldandım gözyaşlarımı durdurmaya çalışırken. Nefesim kesiliyordu, boğazımda ki baskı her saniye daha bir artarken onların önünde böyle parçalanmamak için kendimi tutmaya çalıştım.

"Bunu yapacaksın, ne olursa olsun o sahada yine beraber olacağız söz veriyorum." Taehyung yanıma oturmuş yüzünde ki gülümsemeyle birlikte saçlarımı okşarken ben de gülümsemeye çalıştım.

Akan yaşları sertçe silerek yanımda ki bedene sıkıca sarıldım. Buna ihtiyacım vardı, bunu anlamış gibi beni iyice kendine çektiği sırada bir bedenin daha bana sarılmasıyla teker teker top olmaya başladık bir anda.

Jungkook, onun ardından Seokjin hyung ve Namjoon hyungla en altta kalarak nefessizlikten ölmeme neden oldukları sırada gülüşleriyle can çekişen seslerimiz birbirine karışırken, kendilerini üstüme bıraktıkları anda zar zor onların altından bedenimi kurtarmıştım.

"Ciddiyim bir an nefes alamadım." Dedim kendimi attığım koltuğun bir köşesinden.

"Sen ne zamandan beri bu kadar ağırsın?" Namjoon hyung yanında ki sevgilisine şaşkın bir şekilde bakarken Seokjin hyungun ona gözlerini devirerek cevap verdiğini görmüştüm.

Skipper  [Yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin