"Şaka mısınız siz?""Asıl senin o kardeşin şaka!"
"Sensin şaka! Tavşan suratlı!"
"Hıııığ! Jimin hyung bir şey de!"
"Jimin benim arkadaşım bana bir şey demez, hıh!"
"Sikicem ama ikinizi de he.." İkilinin ortasında kaldığım kavgayla en sonunda kendimi tutamamıştım. Nerdeyse bir haftadır böylelerdi ve artık kendimi öldürecektim.
Taehyung voleybol maçında, takımdan bir arkadaşının götüne vurduğu için Jungkook onunla bir haftadır konuşmuyordu. Tek konuşmaları da kavgaydı sadece.
"Senin arkadaşın iyi bilir onu. Bırak o yapar."
"En çok sen seviyorsun bunu." Tae imalı bir şekilde sevgilisine bakarken duyduğum cümlelerle ağlayacaktım.
"Daha fazla duymak istemiyorum!"
Duyduklarımın ağırlığıyla sıkıca kulaklarımı ellerimle tıkarken oturduğum yerde dizlerimi kendime çektim. Bir haftada travma yaşatmışlardı bana resmen.
Bugün, Yoongi'nin kolundaki alçının çıkması için hastaneye gelmiştik ama bin pişman etmişlerdi geldiğime. Taehyung, Jungkook'la konuşmadığından bir haftadır götüme takılmış beni asla yalnız bırakmıyordu. Jungkook'ta aynı şekilde 'o benim abim' diyip beni Taehyung'a bırakmıyordu.
Böylelikle yanan ben olmuştum yine. Yoongi ise bu durumu haddinden fazla bir şekilde eğlenerek izliyordu, sinir bozucu.
"Hayır ama Jimin, ben haklı değil miyim? Abartıyor. O da vuruyor. "
"Hııaağğ! İftira. Ben sadece Yoongi hyunguma ve Namjoon hyunguma vuruyorum. Sen elaleme geçir." Cümlenin iğrençliği yüzümü buruşturmama neden olurken duyduğum isimle kaşlarım çatık bir şekilde ona döndüm.
"Yoongi'ye ben bile vurmuyorum sen niye vuruyorsun?"
"Ee güzel çünkü. Napıyım bakıyım mı sadece?" Jungkook gayet mantıklı bir cevap verirken sadece sessizce oturmaya devam ettim. Haklıydı.
"Ben ne yetiştirmişim böyle." Abisi olarak biraz kötü hissetmiştim bu duruma.
Yoongi'nin odadan çıktığını gördüğümde ikilinin yanından hızla kaçtım. Daha fazla yanlarında durursam her an bir cinayet işleyebilirdim.
"İyi misin?" Merakla hafif şişen eline döndü bakışlarım. Parmaklarını hareket ettirdiğini görünce iyi olduğunu bilmek içimi rahatlattmıştı. Kazadan beri antrenmanlarına gitmiyordu ve içten içe özlediğini biliyordum. Onun için zorlu bir süreç olmuştu.
"Onu asıl sana sormalıyım. Yüzün bembeyaz. İyi misin?"
"Ah hyuung.. deliricem. Bu ikili beni delirticek." Kahkahası kulaklarıma gelirken bense ağlamamak için zor duruyordum. Küçük çocuk gibilerdi.
"Bir haftadır yalnız da kalamıyoruz. Ne zaman seni öpmeye kalksam bunu anlıyorlarmış gibi hemen götümüzde bitiyolar. Bak!" Küçük bir çocuk gibi sızlanışlarımın arasında dudağına doğru yönelirken, "Jimin al şu kardeşini götüne sok, ben gidiyorum. Ne beni arasın ne de evime gelsin." Taehyung dibimizde bitmişti.
Sinirli sözlerine eşlik eden sert adımlarıyla gözden kaybolduğunda, bunun pekte iyi bir gelişme olmadığını koltukta sessizce oturan Jungkook'u gördüğümde anladım.
"Sanırım Taehyung'la gitsem iyi olur. Sonra konuşuruz." Yoongi'nin yanımdan ayrılmasıyla Jungkook'un yanına gittim ben de. Uzamış kahverengi saçları yüzüne düşerken, gözleri bir yere kitlenmiş sessizce oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper [Yoonmin]
FanfictionVoleybol takımının kaptanı Park Jimin vs Basketbol takımının kaptanı Min Yoongi.. -angst