The Plan ||21

4.4K 443 169
                                    


Telefonumun ısrarla çaldığını duyduğum da istemeyerekte olsa uyanmıştım. Gözüme giren gün ışığıyla yüzüm buruşurken uyuma isteğim, uyanma görevimden daha bi ağır basmasından birkaç anlamsız mırıltıyla yatakta diğer tarafa döndüm. Uyumak istiyordum, tek bildiğim şey uyumak istediğimdi.

Yüzümde hissettiğim sıcak nefes ile ilk başta ne olduğunu anlayamamıştım. Gözlerim zayıf bir şekilde aralanırken uykulu bir şekilde etrafıma bakındım. Otel odamdaydım, Yoongi ile. Beynim bir süre karşımda ki manzarayı algılayamazken derin nefes verip kollarımın arasında ki bedene daha bir sarıldım.

Uyku.

Sarıldığım bedenin aynı zamanda yüzümü okşayan sıcak nefesin sahibini beynimin birazda olsa geç bir zaman diliminde algılamasıyla, uykudan açmakta zorlandığım gözlerim şaşkınlıkla sonuna kadar açılmıştı. Ne yapacağımı bilemeyerek olduğum şekilde donduğum da bütün düşünceler bir anda zihnime akın etmeye başlamıştı.

Benim sorunum neydi? Bu iki olmuştu. Yerde susmaksızın çalan telefonun sesi kulağıma gelirken yanımda ki bedeni uyandırmamaya çalışıp yataktan kalktım. Telefonu alıp içeri geçerken kimin aradığına bakmadan açmıştım, büyük ihtimalle çocuklardan biriydi. Herkes daha yeni yeni ayılmaya başlamıştı sanırım.

Ah bu kadar çok içmeyi bırakmalıydım.

"Alo?" Uykulu bir şekilde yüzümü ovuştururken ayılmaya çalışıyordum, başım kazan gibiyken bunu yapmak fazlasıyla zordu. Dün cidden içkiyi fazla kaçırmıştım. İçerken güzeldi ama akşamdan kalma olayı kesinlikle içtiğime pişman ettiriyordu.

"Park..? Tee Soo ben."

Bana yabancı gelmeyen sesi duyduğum da kaşlarım çatıldı. Numaramı nasıl bulmuştu? Asıl önemlisi beni dün neden ekmişti?

"Evet?"

"Dün akşam için özür dilerim. Uyuya kalmışım."

Onun bu yavan bahanesine ister istemez gözlerimi devirmeden kendimi alamamıştım. Biraz daha düşünse daha iyi bir bahane bulabilirdi. "Önemli değil."

Açıkçası onunla bir daha karşılaşıcağımızı düşünmediğimden çokta önemli biri değildi, sadece telefonu kapatmasını ve uyumaya devam etmek istiyordum.

"Aşağıdayım. Yanıma gelir misin?"

Sıkıntıyla derin bir nefes alırken anında "Lütfen." Demişti. Hiç gitmek istemiyordum ama hayır dedikçe daha da üstelediğinden kabul edip telefonu kapattım, onunla uğraşıcak kadar enerjim yoktu.

Masada duran ilacım gözüme çarparken onu da alıp odadan çıktım. Akşam kalmalığınla birlikte vücudum daha bir güçsüzdü. Kapıyı fazla sert kapattığımda başımda yankılanan ses ile kendime küfürler savurdum. Bu kadar içmeye gerek var mıydı??

Kesinlikle, evet!

Uyandığım durumu ve gece neler yaşandığını hatırlamadığımdan, bu durumu sonra düşünmeye karar vermiştim. Büyük ihtimalle yine rezil etmiştim kendimi..

Bundan vazgeçmeliydim.

Benim sorunum neydi?

Aşağı indiğimde beni lobide bekleyen Tee Soo'yu görmüş, yanına gittiğim de bana sarılmıştı. Nerden gelmişti bu samimiyet? Pekala ona sinirliydim. Hem beni ekmiş hem de uyudum gibi saçma bi bahane atmıştı ortaya.

"Geldiğin için teşekkürler."

Büyük vücudunu benden ayırmamla benim konuşmama izin vermemiş, elimi sıkıca tutarken, "Gel daha sakin bir yere gidelim." Demişti. İçimde oluşan kötü his ile etrafıma bakındım, sabahın erken bir saati olmasına rağmen birçok insan vardı. Burada olmamız beni daha hissettirecekti.

Skipper  [Yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin